
Lise öğrenimim esnasında şehir dışından gelen hocalarla ilk tanıştığımızda ve üniversitedeki hocalarımın da Erzurumlu olduğumu öğrendiği zaman kendilerinden duyduğum bir cümle vardı: Burası nasıl bir memleketse hep sivri isimler çıkıyor, kesin ülke tarihinde ve gündeminde kendilerine bir yer buluyorlar. Bu cümleye istinaden lisedeyken Erzurumlu olmayan bir sınıf arkadışımız şu şekilde konuya girebiliyordu: Hocam her zaman sivri değil bazen de Fatih ÜREK gibi yumuşak insanlar çıkıyor.
Bu lafın ardından Fatih Ürek, Erzurumluydu yok değildi diye bir sonuca varamadığımız tartışmalar yaşanıyordu.
Kendisini ben de çoğunluk gibi ekranlardan biliyorum, tanımam etmem. Kaldı ki muhafazakarlığıyla meşhur Erzurum'un bu tür magazin olaylarıyla eylenmesi de ayrı bir tartışma konusu ediliyor. Yok muhafazakar insanlar Fatih'i nereden tanır, niye tv seyrederler gibisinden. Her evde televizyon bulunan bu devirde insanların görmeyi ve duymayı arzu etmediği olaylarla kişilerle karşılaşması olağan dışı değil.
Alvarlı Muhammet Lütfi Efe, Naim Hoca, İbrahim Hakkı, Fethullah Gülen, Ömer Nasuhi Bilmen, Abdulgafur Has gibi manevi önderler, Nene Hatun, Erzurumlu Emrah, İbrahim Erkal,Nurullah Akçayır,Güler Duman, Arif Sağ, Eşref Kolçak,Erol Taş, Adnan Polat, Cemal Gürsel, Haluk Kırcı, Deniz Gezmiş,Nurullah Genç nebilim işte bunlar aklıma gelen Türkiye'de belli alanlarda nam salmış Erzurumlular.
Sayıl Narmanlıoğlunun 'Kar'a İz Bırakanlar / Yüksek İrtifadakiler' isimli kitabının tanıtımından:
Sağın kalesi, bir 'ilk'ler şehri
Sayıl Narmanlıoğlu'na göre Erzurum'un çıkardığı 'renkli insan-tipi'ni İstanbul dahil hiçbir yerde bulmak mümkün değil. Genelde sağın kalesi olarak bilinen Erzurum'un aynı zamanda Deniz Gezmiş'ten Bedri Yağan'a ve Eşber Yağmurdereli'ye kadar solun önemli simalarının da vatanı olduğunu belirten Narmanlıoğlu, şehrin bu tarafının pek bilinmediğini dile getiriyor.
Komünizm nedeniyle başlarına epey dert alan Mustafa Suphi ve arkadaşlarının ilk defa Erzurum'da itibar görmeleri ve hattâ alkışlanmaları, belki de en ilginci. Kar'a İz Bırakanlar şu ilginç ilkleri de aktarıyor okuyucuya: Osmanlı İmparatorluğundaki ilk grev Erzurum'da yapılıyor, ilk Müslüman azize Erzurum'da seçilir, ilk kadın idamı Erzurum'da gerçekleşir, komünizmi savunan ilk gazete 'Albayrak' Erzurum'da yayımlanır.

Fatih Ürek yumuşak olsa n'olur, olmasa n'olur? Erzurum'da yaşayan hiç mi ipne yok yani, Fatih ürek'e ipne demiyorum tabi, tenzih ederim. Erzurum'da yaşayan, ipneler, orospular, pezevenklerin bulunması benim Erzurumlu olduğum gerçeğini veya onların o memlekette yaşıyor olmaları gerçeğini değiştirir mi? Asla! Bu duygusallıktan kurtulup da gerçeklerle barışması gerek hemşehrilerimin.
Bu toprakların bir özelliği var, insan bir yola girdi mi mümkün yok geri döndüremezsiniz. Mesela bir yola baş koyan insanlar o yolda canlarını feda ederler. gerek müspet gerekse menfi durumlar olsun farketmez. Komunisti komunist, milliyetçisi milliyetçi, alimi alim, zalimi zalim olarak can verir. Ben bu zamana kadar yolundan dönen kimseye rastlamadım Erzurumlular içinde.
Ayrıca bir ara Dadaş kavramına da değinmem gerekiyor, buraya not düşeyim de unutmayayım.
Çok güzel bir yazı yazmışsınız birader.Son üç paragraf biraz dilbilgisine uygun ve argodan uzak olsaydı kesinlikle her yerde paylaşmayı düşünürdüm.Memleketimizin renkliliği üzerine çok güzel bi yazı.Teşekkür ederim
YanıtlaSil