Kısa dalga yayın

29.03.2013

islam birliği

0 yorum

kurulması mümkün olmayacak bir şeydir.

muhammed peygamber sonrası dahi kurulamamışken islam ahalisi bu kadar mezhebe, tarikate bölünmüşken bunun peşinde koşan ütopyadan da öte bir şeyin peşinde koşmaktadır.

düşün ki peygamber eşi ile damadı bile iktidar için mücadele ediyor. muaviye tutuyor mızrakların ucuna kuran ayetleri yazılı yapraklar asarak halife ali'ye kafa tutuyor o zamanlarda, sen kalkmışsın 1400 yıl sonra islam birliği gazeli okuyorsun. peeeh!

bordo bereliler

0 yorum

vatanı ve milletinin huzuru için gönüllü olarak senelerce anasından, babasından, eşinden, çocuğundan, sıcak bir döşek, kalın bir yorgan, sofrasında sıcak yemekten feragat ederek; dağda çakal-it gibi yaşayıp, köylüsünden,memuruna, işçisine, doktoruna, mühendisine bu milletine hizmet eden sivil, silahsız evlatlarına kancıkça pusu kurup, kaçırıp katleden kancıklara-teröristlere dolaştıkları dağı taşı dar eden bu müstesna şahsiyetleri bir milletin mastürbasyon vesile görmek dağdakilerin kancıklığından daha alçakçadır ki en azından dağdaki terörist bile bir şeylerden feragat edebilme cesaretini göstermiştir.

her millette konforunu, huzurunu milleti için feda edecek bu tür kahramanlar yetişip bulunmadığı için bu milletin - en azından bir çoğunun - gurur ve şeref kaynaklarıdır.

bu kahramanları milletin mastürbasyon aracı görenlerin kendinden başka kimler için ne fedakarlıklar yaptığı merak konusu edilmelidir.

milli mücadelede bile kentlerdeki satılmışlar bir yana köylerde ileri gelenler çocuklarını askerden kaçırmak türlü tevir dalavereler çevrilmiş normal insanlar bir askere gitmektense dağa taşa çıkmayı yeğlemişlerdir, istiklal mahkemeleri en çok bu adi kaçak ve yağmacı kancıklarla uğraşmıştır.

bırakın milli mücadeleyi bu devirde bile emperyalist güçlerin askeri varlıklarının çoğunluğu paralı askerlerden, mahkumlardan, devşirmelerden, fakir, fukaradan ve sömürge halklarından oluşmaktadır.

işte bordo berelileri bunlardan ayırıp türk milleti için zirvede bir gurur kaynağı yapan husus; oturdukları masa başında veya bir karakolda görev yaparak maaşını almaktansa milletin refahı ve devletin bekası için yukarıda sayılanlardan gönüllü olarak feragat edebilme şeref ve cesaretini gösterebilme erdemine sahip olmalarıdır. bu şeref ve haysiyeti sergileme cesaretinden yoksun kancıklara da ancak bu yapılanı mastürbatif militarist bir eylem olarak nitelemek adiliği kalır.

28.03.2013

türkiye'deki eğitim sistemi

0 yorum

akparti sayesinde iyice boku çıkmıştır.

yok ilk öğretime her sene sınav koymalar, ondan sonra olmadı kaldırmalar, düz liseleri kadlrıp liselerin hepsini anadolu lisesi yapmalar sınavla giremeyenleri zorla meslek lisesine göndermeler, sonra bu sistemden de caymalar.

kamuoyu taleplerini göz ardı edip zorla tek tip okul forması sistemini kaldırmalar, yavaş yavaş giyim konusunda tercihleri okullara bırakıp en sonunda bu işten de caymalar.

üniversiteye girişte millet tek sınavdan yakınırken önce bunu tekrar 2 basamaklı sonrasında 2 basamak 8 alan (yanlıyor olabilirim tam takip edemiyorum) sınavına çevirmeler.

öğrencileri okullara girişte değil her sınıfta özellikle sınav manyağına bağlayıp sonrasında da dersaneleri kapatacağız teranesi okumalar.

eylem yapan işsiz üniversite mezunlarına, öğretmenlere fırça çekip atar yapmalar sonrasında ilçelerdeki fakülteleri ayrı ayrı üniversite yapmalar (mübalağanın da doruğunu yapıyorum ha) üniversite kontenjanlarını artırmalar.

fen edebiyat mezunlarına formasyonu kaldırıp daha sonra bundan da caymalar

vs. vs.

şahane bir şekilde ilerliyor işte.


8-10 sene yabancı dil dersi verip hiç bir bok öğretmeyen eğitim sistemidir.

yahu bırak yabancı dili o kadar sene türkçe dersi aldım daha kendi dilimizin dil bilgisini damını, çatısını öğrenemedim.

27.03.2013

memur sen

0 yorum

ptt çalışanlarının ptt a.ş. kanununa karşı yaptıkları grev konusunda akparti iktidarında yaptığı gibi, kendisine bağlı birlik haber-sen'in son anda greve katılmaktan vazgeçtiği memur sendikaları konfederasyonu.

ankara (anka) - posta emekçileri ptt a.ş. kanun tasarısı'nın geri çekilmesi talebiyle tüm ptt işyerlerinde bir gün süreyle iş bıraktı. memur-sen'e bağlı birlik haber-sen ise son güne kadar katılacağını belirttiği greve bugün destek vermeyerek posta çalışanlarını yalnız bıraktı. bağlantı

akparti'nin yerel yönetim zihniyeti

0 yorum

çok ilginçtir ki adapazarında; sivil toplum baskısı nedeniyle rantiyeye çeviremediği şehir merkezindeki alanları meydan yapmakla, mahalle aralarına dört tane araç koyup park adı verip tesis diye topla açılışlara katmakta, çalışan aydınlatma direkleri, sağlam kaldırımlar sökülüp basma beton kaldırımlar yapılmakta, seneler sonra da olsa ara sokaklar asfaltlanıp, yine aynı asfaltın bir aya kalmadan atık su için yarılıp yıkılmasıyla devam eder.

en basitinden sokaklar, kaldırımlar (bile) azıcık yağmurda göle döner vs vs.

bir de güya muhalefete laf çakmak için başbakan'dan alıntı bir de lafları var bunların:

bizim hizmetlerimizi onlar hayal bile edemez.

adamların hayalleri park, bahçe yapıp direk taş döşemekten ibaretmiş. böyle bir hayal gücüyle 2023 visyonu çiziyorlar, düşün artık!

26.03.2013

pkk bitince mhplilerin de bitecek olması

0 yorum

bazı kuş beyinsizlerin kafasında yer etmiş malca bir düşünce.

başbakan söylüyor, bakanları ardından tekrarlıyor yazarı çizeri de bunların ardına düşmüş papağan gibi tekrarladıkça milletin - hadi günümüzün moda tabiriyle halkın da- de diline yer ediyor. neymiş?

sanki mhp'nin varlık nedeni pkk terörüymüş de terör biterse mhp de bitermiş. la bi git çay koy!

mhp, cumhuriyetçi köylü millet partisi sonrası siyasal hayatta yer aldığı 1969'dan bu yana türk milleti nezdinde gördüğü teveccüh ile oylarını 2002 genel seçimlerine kadar artırarak gelmiştir.

12 ekim 1969 %3.02
14 ekim 1973 %3.38
5 haziran 1977 %6.42
24 aralık 1995 %8.18
17 nisan 1999 %17.98
3 kasım 2002 %8.35
22 temmuz 2007 %14.27
12 haziran 2011 %13.01

2002 seçimlerinde ise; içinde bulunduğu koalisyonun başına patlayan ekonomik krize rağmen %8,35 bir oran elde etmiştir. kriz ardından yapılan bu seçimde anap, saadet, dsp, bbp gibi partilerin tarih olmasına rağmen mhp türk milletinden yine teveccüh görmüştür.

ki bu dönemde, yani o zaman -koalisyonda olduğu dönemde - erken seçime gitmeyi göze aldığı zamanda pkk terör bitme noktasındayken bu oy oranını elde etmiştir.
jandarma genel komutanlığı'nın resmi rakamlarına göre; teröristbaşı öcalan'ın yakalandığı 1999'dan sonra terör örgütünün eylemleri ve dolayısıyla verdiğimiz şehit sayısında ciddi düşüş yaşandı.
(1999 öncesi ise felaket. 1999'da 236, 1998'de 383, 1997'de 518, 1996'da 608, 1995'te 772 personelimizi(asker/polis) şehit verdik.)
2000'de 29, 2001'de 20, 2002'de 7 personelimiz(asker/polis) şehit düştü.
yani 3 yılda 56 personelimiz şehit düştü.
ancak sonraki yıllarda şehit sayısı hep artış gösterdi.
2003 ile 2008 arasında, 6 yılda toplam 639 personelimiz şehit düştü. bir o kadar da sivil vatandaş şehit düştü. *
mhp'ye türk milletinin gösterdiği ilgi bilhassa sadece terörle alakalı değildir. pkk terörü bu ilginin sadece ufak bir kısmına sebep olmaktadır.

pkk biterse mhp'de biter yanılgısı, mhp'nin bu terörist eylemlere ve hükümetin terörizm karşısındaki çaresizliğine en büyük tepkiyi göstermesinden kaynaklanmakta ve bu nedenle de zavallı dimağlarda böyle çaresiz çağrışımlar yapmaktadır.

iktidar partisi ne kadar meydanlarda mhp'ye atıp tutsa da, mhp arkasındaki türk miletinin desteğini törpülemek, imaj kaybı oluşturmak için elinden geleni yapmakta ve neredeyse bütün siyasetini mhp politikalarına destek veren insanların üzerinden şekillendirmektedir.

bir insan çekinmediği, korkmadığı insanların beyanlarına, muhalefetteki bir siyasi partiye, eylemlerine neden tepki verir ve "bunlar pkkyla, bdpyle aynı safta, ergenekonla taraftarı, bunların yöneticileri uçkurlarına sahip çıkamıyorlar vs vs" paçoz ve mesnetsiz şuçlamalarla aşağılamaya çalışır? çünkü korkuyor.

mhp ve yöneticilerine, uçkuruna sahip olamayan kişiler der, kendi gider metres tutmuş, örtülü ödenekten kayırmış ve ondan çocuk aldırmış adnan menderes'in hem ahlaki hem siyasi mirasına sahip çıkar.

siyasi istikbalini mhp'nin, baykal'ın uçkuruna bağlamış siyasetçilerin sunabilecekleri en asil(?) siyasi argüman da ancak bu kadar olur: pkk biterse mhp de biter!

22.03.2013

recep tayyip erdoğan

0 yorum

yaptığı pkk açılımı ile ilgili çok cesur adım attı diyorlar.
kardeşim şunu hala anlamıyorsunuz, bu adımları, bilerek, isteyerek, cesaret göstergesi olarak atmadı. koltukta kalabilmek adına zorunlu olarak attı.

bugün o övündüğünüz duble yolların, herkesin altında otomobiller olmasının, refah balonunun falan bedeli budur işte.

yunanistan gibi üretmeden körfez sermayesinden yiyoruz hibeyle. ola ki bu gerçekleştirilienler olmasaydı işte asıl o zaman yunanistan'a dönecektiniz ki bu da bağımsızlık yerine refahı göze aldığınızın göstergesidir haramzade güruhu sizi.

21.03.2013

pkk nın silah bıraktığı yalanı

0 yorum

bir çok mal tarafından kabullenilemeyen şey

silah bırakma nasıl olur, bir cevap verseniz bizahmet?

terör örgütü silahlı teröristleri sınır dışına çekeceğini, iran ve suriye taraflarında pusuya yatacağını dile getiriyor bizim mallar da buna "terör örgütü silah bırakacak" diye inanıyor ve bir de satılmışlar ordusu medyası ile bunun propagandasını yapıyor.

ulan zaten bu kancıklar sınır dışından gelip baskın, pusu kurup aynen geri dönüyorlar abd istihbaratı desteğiyle. terör örgütünün silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesi bir şey zaten mantık olarak mümkün değil zaten adamlar sınır dışından gelip vuruyorlar.

azıcık o kafanı çalıştır anla artık mal anla!

kararnameli başkanlık sistemi

0 yorum

parlamentarizm iş görmez-yetmiyor, rasyonelleştirilmiş parlamentarizm yeterli olmaz, başkanlık sistemi fazla bölünmüş partileşmede yürümez-bize olmaz derken recep tayyip sultan'a uygun görülebilecek başkanlık sistemi önerisi.

şöyle oluyor; normalde başkanın yasama yetkisi yok, mecliste işler tıkandı mı başkan sıçtı demek. o halde ne yapmalı, bazı konularda (ekonomik, mali ve idari konularla sınırlı olmalı temel hak ve özgürlükler, medeni ,borçlar hukuku, yargı falan girmemeli) başkana yasama yetkisi vermeli. böyle bir durum kuvvetler ayrılığına aykırı da olsa başa gelecek kişiye kral ya da diktatrölük yetkileri de veriyor olsa istikrarlı bir yönetim için düşünülebilirmiş.

ulan böyle bir şey burhan kuzu'nun nasıl aklına gelmemiş. tutturmuş bir başkanlık gidiyor.

gerçi bu da tayyip sultan'ın işine gelmez.

19.03.2013

fatih sultan mehmet'in şişirilmiş bir şahsiyet olması

0 yorum

osmanlı padişahlarından fatih sultan namlı ıı.mehmet'e ilişkin bir durumdur.

şimdi arkadaş; çocuk genç yaşta lalâların, alim ulemanın elinde büyümeye, eğitilmeye, yabancı dil, matematik, astronomi, fen dersleri almaya başlamış, etrafındakiler tarafından şehzadem, sultanım diyerek büyütülmüş.

cihan imparatorluğunun sarayında doğmuş, büyümüş, eğitilmiş. e bu insanın ne olmasını bekliyordun ki?
bu kadar eğitime, öğretime, tahsile, tedrisata rağmen adam tutup da hamam tellağı olacak değildi heralde, değil mi ama?

şimdi kalkımışız "oooo, çok büyük adam" diyip duruyoruz. bu adamın büyük adam olmasında şaşılacak bir şey yok asıl büyük adam olmasaydı şaşırman gerekirdi.

sanki mustafa kemal gibi binbir güçlükle uğraşmış, çalışıp çabalamış, sürgün yemiş, aç kalmış da bir de bu şartlarda başarı sağlamış olmasına şaşılıyor.

18.03.2013

satılık imparatorluk

0 yorum

tanıtım yazısının sertliği(?) yazarın tırtlığının alameti farikası olan mustafa armağan kitabı

vay anasını ya! ulan 60lara kadar osmanlı'dan kalan borçları ödediğimizi falan kimse dile getirmiyor nedense.
milli mücadeleye, cumhuriyete cüret edilmese sanki ellerinde imparatorluk kalacaktı bul dalyaprakların?

sanki cumhuriyet, osmanlı mirasını kanuni veya yavuz devrinde veya lale devrinde devralmış da şimdi kalkmışlar "cumhuriyet, tek parti, chp parayı pula, imparatorluğu hiçe çevirdiler" diye gazel okuyor bazı dalyapraklar.

ulan siz bu zamana kadar cumhuriyete sövmekten, yalan dolan iftira atmaktan başka ne yaptınız aklına soktuklarım?

dine düşman dediğiniz adamlar diyaneti kurdu, kuran meali yaptırıp bastırdı, dağıttı, imam hatipler, ilahiyat fakülteleri açtı, yurtdışındaki müslümanlara hizmet etsin diye imamlar gönderdi. kabe örtüsünün yenilenmesi geleneğini devam ettirdi.

balkanlarda, kafkaslarda bulgar, rum, rus zulmü gören arnavut, boşnak, çerkes vb halklara müslüman oldukları için kucaklarını açtı.

saddamın, soylarını kurutmaya çalıştığı yüzbinlerce kürt'e körfez savaşı ve sonrasında kucak açtı bu ırkçı dediğiniz devlet.

ırkçı dediğiniz devlet öz be öz türkleri sırf müslüman değil diye rumlarla mübadele etti, balkanlarda zulüm gören gagavuzları ve kafkaslardaki bazı gayrimüslim türk boylarını bu topraklara sokmadı.

sırf birileri, kutsaldır diye uydurma şeyh,şıh, evliya(?) cükü öpmesinler, cin çıkartmak için, kısırlıktan kurtulmak için bunların yatağına düşmesinler diye islamı öğretmeye kalkmak mıydı cumhuriyetin hatası?

bak bakalım balkanlara, kuzey afrikaya, arabistan'a ata kanıyla sulanmış topraklara ne kadar osmanlılar? oralarda da chp hükümeti, tek parti hükümeti mi hüküm sürüyordu bey hey dürzüler!
imparatorluğun başındaki adam, bizzat ingilizlere mektup yazıp, "sayın hazretleri, biz ülkeyi yönetemiyoruz siz en iyisi başımıza bir bilen, bir valiyi atayın biz ona tabi olalım" diyen de ittihat terakki miydi yoksa imparatorluğun başındaki padişah mı sadrazam mı?

istanbul'un fethinin gereğinden fazla abartılması

0 yorum

osmanlı tarihçilerinin işgüzarlığı

yok fatih 21 yaşında istanbul'u fethetmiş de bilmem ne?

şimdi diyeceksin ne saçmalıyorsun? izah edeyim.

ıı. mehmet tarafından fethedilen contantinapolis züttürük bir yarım ada bir de karşısında pera (galata) var işte.

tek sorun nedir bu yarım adanın fethedilememesinde? etrafının kuvvetli surlarla çevrili olması, haliçe donanmanın girememesi.

yoksa surların dışında türk yerleşim yerleri, yukarısı yine aynı batıya doğru arkası yine aynı önü arkası sağı solu sobelenmiş ama göt kadar yer (bugün tarihi yarım ada diye nitelendirilen), yani constantinapolis, doğu roma kalıntısı güçlü surlar içerisinde kaldığından ve şehrin yönetimi de bir türlü idareyi teslim etmediğinden surları aşıp da şehrin idaresini ele geçirememişiz idari olarak.

ıı.murat dönemi belgrad'a kadar dayanmış devlet edirne bile başkent düşün yani, göt kadar yer koca imparatorluğun ortasında yama gibi kalıvermiş. bence asıl önemli olan istanbul'un fethedilmesi değil, o zamana kadar istanbul'un fethedilememesidir. bunun üzerinde düşünülmesi, fetihle övünülmesi değil fethe kadar neden fethedilmediğine dövünülmesi gerekir türk gençliği tarafından.

çünkü istanbul'un (fethedilene kadar konstantinapolis ama yazması uzun oluyor o nedenle istanbul diye devam ediyorum.) fethinin önemi toprak olarak yüz ölçümünden falan kaynaklanmıyor sadece teknolojik olarak güçlü surları yerle yeksan edecek teknolojiye ulaşılamamasından ve ıı.mehmet in bu azmi göstermesinden kaynaklanıyor.

neticede nedir? eğer istanbul surları toplarla yerle bir edilebiliyorsa şatolarında ve kalelerinde güvende oturan derebeyleri, krallar falan da artık diken üstünde oturuyorlar hepsi bu.

yoksa fethedilen topyekun bugünkü istanbul değil.

http://1.bp.blogspot.com/…nstantinopolis-bizans.jpg

http://estb.msn.com/…fc7a9968ea62e576c6cc6e80c6.jpg

14.03.2013

osman can

0 yorum

bu adamı tutup da sabih kanadoğlu ile kıyaslayanların alnını karışlayayım.

tutmuşlar sabih kanadoğlu'nun karşısına çıkarıyorlar. kanadoğlu hukuk ile konuştu senelerce. osman can gibi siyasi bir ikbal uğruna siyasi iktidara sırtını verip de sağda solda ahkam kesip sonra da sırtını dayadığı siyasi partinin kucağına oturmadı.

siz hiç anayasa mahkemesinden önce dava hakkında görüşünü medyaya açıklayıp da görevde kalabilen başka bir hakim savcı veya yüksek mahkeme raportörü tetkik hakimi gördünüz mü?

bu adam kiiiim sabih kanadoğlu'na denk olmak kim?
gerçi ne olduğu en son siyasi olarak nerede konumlandığıyla kendisini belli etmektedir.

siyasi bir ikbal uğruna hukukun ırzına geçmiş birisidir.

rehineler serbest kutlayamıyoruz

0 yorum

radikal yazarı eyüp can tarafından pkknın, içinde polis, asker kaymakam adayı rehineleri serbest bırakması üzerine dile getirdiği bir cümle
bağlantı

vay anasına sayın vatandaşlar! bir de kutlama yapmamız gerekiyormuş; neden? çünkü pkk terör örgütü çözüm süreci safsatası nedeniyle elindeki rehineleri bırakmış.

sanki doğal afette birileri mahsur kalmış da onlar kurtarılıp getirilmiş de kutlama yapacakmışız.
utanman lazım utanman! barış, çözüm vs diye deyi devleti bu hale getirdiğiniz için. terör örgütü devletin egemenlik alanı içerisindeki topraklardan, karakoldan, karayolundan asker, polis, kaymakam kaçırıyor dağa kaldırıyo ve sen bunlar müzakereyle evlerine döndükleri için kutlama yapma hevesindesin!

merak ediyorum, yarın öbür gün ailesinden birisi bunlar gibi dağa kaldırılsa devlete hala bu işler devam ediyor diye lanet,bela mı okur yoksa kutlama yapacağı günün hayalini mi kurar?

13.03.2013

pkk nın elindeki rehinleri teslim etmesi

0 yorum

rehin alınanların aileleri adına sevinip devletim ve rehin alınan güvenlik görevlileri adına utanç duyduğum durumdur.

sivilleri anlarım da asker, polis olanların rehin alınmasına ve o kadar süre o şartlara razı bir şekilde rehin olarak yaşamayı kabullenmelerine razı gelip kabullenemiyorum. evet, insanlar, evet arkalarında sevdikleri var...

ben bir güvenlik görevlisi olsam, güvenlik görevlisi olmayı bırak bir kamu görevlisi olarak o duruma düşsem ne ailemi ne de çocuğumu düşünerek hayatta kalamazdım. bir güvenlik görevlisi nasıl olur da terör örgütüne rehin düşmeyi ve "sokakta yolunu kaybetmiş çocuk" gibi, terör örgütü tarafından bir heyete teslim edilmeyi, bir de utanmadan ailesinin yüzüne bakabilecek kadar gurursuzca bir yerlerden umut bekler.

ulan barış, demorasi diye diye etrafımızdaki devletleri, halkını görmüyor musunuz ne hale getirdiler?
barışınıza sokayım, size bir şey olmasın.

objektif millet anlayışı

0 yorum

objektif anlayışa göre millet, birtakım objektif bağlar ile birbirine bağlanmış insanların oluşturduğu bir topluluktur.
bu bağlar maddî, yani elle tutulur, gözle görülür, kısacası beş duyuyla hissedilir niteliktedir. ırksal bağlar bu niteliktedir. zira, ırk, insanların gözle görülebilen objektif bir özelliğidir. dil bağı da objektif nitelikte bir bağdır. zira, dil insan seslerinden oluşmuştur. bu sesler dış dünyada algılanabilirler; yani maddî (objektif) niteliktedirler. din ise inanç ve ibadetten oluşur.

şüphesiz insanların inancı objektif nitelikte bir şey değildir. inanç psişik bir olgudur. bu nedenle, ilgili kişinin kendisi açıkça kendisinin hangi inançta olduğunu beyan etmedikçe, dinin inanç veçhesi beş duyumuzla algılanabilir bir şey değildir. ancak dinin ikinci veçhesi olan ibadet, tamamıyla objektif bir unsurdur. ibadet genellikle gözle görülen bir insan fiilidir. ibadet eden insanlar söz konusu olduğunda, ibadetin biçimine bakılarak kimin hangi dinden ve hatta yerine göre kimin hangi mezhepten olduğu söylenebilir.

eğer milleti oluşturan, insanları birbirine bağlayan bağ, din birliği veya belirli bir din içinde mezhep birliği ise ortada bir objektif millet anlayışı vardır. [ bağlantı]

12.03.2013

başkanlık sistemi

0 yorum

"...
türkiye’de başkanlık sistemi benimsense bile, seçmen düzeyindeki bu bölünmüşlük devam ettiği sürece meclisin yapısı değişmeyecektir. başkanlık sisteminde de, mecliste güçleri birbirine yakın dört-beş parti olacaktır. bu partilerden hiçbiri tek başına mecliste çoğunluğa sahip olamayacaktır. böyle bir meclisin, başkanın ihtiyaç duyduğu kanunları çıkarması mümkün değildir. hatta daha da kötüsü, böyle bir meclisin, bırakınız başkanın istediği kanunları çıkarmasını, her hangi bir kanun çıkarması da mümkün değildir. zira, meclisteki partiler bir koalisyon hükümeti çatısı altında birleşmediklerinden, meclisteki birkaç partinin partilerin kendi aralarında uzlaşıp kanun kabul etmeleri ihtimal dışıdır. kaldı ki başkanlık sisteminde, bu sistemin mantığı gereği yürütmenin yasamaya yön vermesi, kanun tasarıları hazırlaması, yasama çalışmalarına katılması mümkün değildir.

o halde başkanlık sistemi, başkan ile parlâmento çoğunluğu aynı partiden olmadıkça türkiye’nin hiçbir problemini çözemez. tersine (s.44) mecliste bir parti çoğunluğu olmadıkça, meclisin tamamıyla bloke olması, kanun çıkaramaması da mümkündür. türkiye’de tek bir partinin mecliste çoğunluğu sağlaması ve bu partinin başkan ile aynı görüşleri paylaşması fevkalâde düşük bir ihtimaldir. bu düşük ihtimal gerçekleşmedikçe başkanlık sistemi, türkiye için yarar değil, zarar getirir; siyasal sistemin tamamıyla tıkanmasına yol açabilir.

türkiye’de başkanlık sistemine taraftar olanlar, her nedense işin bu yanını görmezden gelmektedirler. sanki başkanlık sisteminde, başkanın kanun koyma yetkisi varmış gibi veya sanki bir ülke kanun olmaksızın da yönetilebilirmiş gibi bir hava yaratılmaktadır. bu doğru değildir. başkanlık sisteminde başkanın kanun koyma yetkisi yoktur ve kanun çıkarma yetkisine sahip olmadan bir ülkeyi yönetmek de mümkün değildir.

o halde başkanlık sistemi mevcut haliyle türkiye’nin derdine deva değildir. başkanlık sistemi türkiye’de yürütme organına istikrar kazandırabilirse de, etkinlik kazandıramaz. etkinlikten mahrum bir istikrar, hiçbir işe yaramaz. böyle bir durumda, başkan sadece günlük işleri yürütür. hiçbir yeni karar alamaz. hiçbir reform yapamaz. ülke tamamıyla bloke olur.
..." bağlantı

11.03.2013

metin serezli

0 yorum
dünya hayatına adam gibi veda etmiş bir insan.

allah rahmet eylesin, ardında kalanlarına, sevenlerine sabır versin.

çocukluğumuzdan gençliğimize bizimle beraber yürüyüp gelen bir parçamızdı o.
gürültüsüz ve patırtısız alttan alta hayatımıza tesir eden bir insandı. öyle birileri gibi mevsimlik gelip geçen bir rüzgar değildi yani.

iki sene kanser tedavisi görmüş; medyada hiç ağlanıp sızlanırken görmedik kendisini. ölüm korkusuyla veya başka şeylerle magazin programı, söyleşi gezip yakındığını da görmedim.

bir kere daha kendimle gurur duyuyorum ki gerçekten hak eden insanları seviyor, imreniyormuşum.

5.03.2013

hocalı katliamı

0 yorum

"agos gazetesi genel yayın yönetmeni rober koptaş’ın, hocalı türk soykırımı’nın 21. yıldönümünde yani 26 şubat 2013 akşamı cnn türk’te aykırı sorular’da izlerken not etmiştim söylediklerini. programdan “bizi milliyetçilikle zehirlediler” gibi bir manşet çıkınca kimse hocalı’ya dair söylediklerinin üzerinde durmadı. o sözler kimseye duyurulmadı. oysa koptaş bu ülkenin cumhurbaşkanı’nın, başbakanı’nın yapamadığını yapmış ve ermeni kimliği ile “hocalı’da yaşayan masum azerbaycanlıları katledenler ermeni güçleriydi” demişti. işte agos genel yayın yönetmeni’nin o geceki sözleri:
“ermeniler hocalı’yı bilmezler. sağır oldukları bir konudur. benim de çok iyi bildiğim bir konu değildi. son yıllarda daha çok gündeme gelince araştırdım. azerbaycanlıları öldürenler ermeni güçleri. sivillerin hocalı’dan kaçmaları için bırakılan özgür bir koridor var orada öldürüyorlar. bm raporları, rus insan hakları örgütü -ki geçen yıllarda hrant dink ödülünü kazanmış bir kurum- raporları katliamı doğruluyor. katledilenlerin yakınlarının hissettiklerini hissedemem, yaşamayan onlar gibi hissedemez ama ben acı ve üzüntü duyuyorum. ölenlere rahmet diliyorum. azerbaycan’ın bu konudaki öfkesini ve kızgınlığını anlıyorum. bu sağır kalınmaması gereken bir olay ama ermenistan bununla yüzleşmekten çok uzak!”
..." bağlantı

istanbul'da ermenilere yönelik saldırılar

0 yorum
"...ve bu tür adli vakaların(?) etnik bir çatışmaya dönüştürülmesi çabası olarak görüyorum bu tabirleri. inşallah hakkıyla sonuçlandırılır da inancımda yanılmam ve bu ayrımcı provakatörler ve basın da göt olur."

daha önceki bir entaride böyle demiştim. şimdi haklı çıkmanını gururuyla görüyorum ki bu etnik çatışmayı ve ayrışmayı körükleyen provakötörler ve basın göt oldu:

"samatya'da ermeni kadınlara yönelik saldırıların faili olarak yakalanan sapığın ermeni asıllı türk vatandaşı olduğu ortaya çıktı.

istanbul samatya'da yaşlı, ermeni kökenli türk vatandaşlarına yönelik biri cinayetle sonuçlanan saldırıların faili olarak murat n. isimli bir kişi yakalandı. polis, murat n. isimli şüpheliyi biri cinayetle sonuçlanan 5 saldırının faili olarak gözaltına aldığını ve en önemli delili samatya'daki evinde öldürülen marisa küçük'ün çantasında bulduğunu belirtti.

ermeni kökenli çikti

marisa küçük'ün çantasındaki zarfta çıkan kan örneği ile yakalanan şüpheli murat n.'nin kan örneğinin uyuştuğu tespit edilirken yakalanan zanlının ermeni kökenli türk vatandaşı olduğu ortaya çıktı. şüphelinin yalnız yaşadığını tespit ettiği kadınlara yönelik saldırıları soygun amaçlı gerçekleştirdiğinin belirlendiği belirtilirken zanlının bir süre çay bahçesinde temizlikçi olarak çalıştığı ve şu an işsiz olduğu öğrenildi.

önce yapmadim dedi

mağdurlar ve tanıkların ifadeleri ile güvenlik kamerası kayıtları aynı kişiyi işaret etti. murat n. önce suçlamayı reddetti ancak kan örneği dahil delil listesini görünce daha fazla dayanamadı. murat n. 3'ü ermeni asıllı 5 kadına yönelik saldırının faili olarak yakalandı. bu olaylardan 4'ünün faili olduğu kesin delillerle tespit edildi." bağlantı

2.03.2013

para dedektifi

0 yorum

yayımlandığı kanal (cnn turk) göz önüne alınınca gerçekten dile getirilen konular çok çarpıcı, bu devirde bu kanal bunların yayımlanmasına nasıl müsaade ediyor şaşıyorum.
adam üretim ve nakliye kanallarını adım adım dolanıyor. netice; sanayici mutsuz, çiftçi mutsuz, besici mutsuz, tüketici mutsuz hammadde, tohum, damızlık hayvan ithal, girdiler yüksek.

ben demiyorum kardeşim, bu işin içindeki kişiler bunu diyor ama gel gör ki siyasete bu düşünceler hiç yansımıyor, şizofren mi bu millet merak ediyorum.

ihracata yönelik büyüme uygulanmaya çalışılıyor ama ihracatın girdilerinin çoğusu ithal, bu iş nasıl olacak merak ediyorum.

27.02.2013

pkk

0 yorum

@ladyimam:
"pkk'lılar başka ülkelere mi gidecek? e adam avrupada yaşayacaksa niye diyarbakır için öldü?
ne yani yıllardır doğu anadolu için savaşan kan döken pkk'lılar topraklarına gelmeyip başka ülkede ölmek için mi savaştı.."

hadi buyur, oldukça özet bir şekilde sormuş.

milliyetçilik

0 yorum

şimdi birileri çıkmış milliyetçilik ve üniter devlet 18. yüzyıl ideolojisiydi, eskidi artık gibisinden martavallar okuyorlar.

ne kadar eski olursa olsun bu savla karşı çıkılan bir ideolojinin daha iyi gidilecek diye anti-üniter fikir değişimiyle beraber nasıl yapısal çözülmeler sergilediği en yakın yugoslavya örneğinde görülmektedir. önce insanlara etnik aidiyetleri hatırlatılmış sonra dini aidiyetleri sonra dil farklılıkları ve şimdi paramparça, karmaşıklıklar içerisinde halkının birbirini yemeye 21.yy devam ettiği devletçikler ortaya çıkmıştır.

e bu malların savunduğu federalizmi sorsan orta asya steplerinde 1000 yıl öncesinde uygulanan bir siyasi yapılanma olduğunu bilmezler.

he tabi bir de osmanlıcılık hayranlığı var! sor bakayım o hikaye ne zaman başlamış da sona ermiş? 1400 lerde adı konmuş olup 1900 evvelinde tarihe karışmıştır.

federalizmin temeli çok bariz farklı kültür, medeniyet ,dil, din vb farklılıklara sahip topluluklar üzerinde bunların dışında bir gücün hükümranlığı en az masrafla sağlamasıdır.

günümüzde türkiye üzerinde yapılmak istenen de işte bu federalizme götürecek ayrılıkçı alt yapının taşlarını döşemektir.

şimdi bazı fikirlerin eskiliğine değil işlevselliğine bakacaksın.

mesela türkiye cumhuriyeti.
hem avrupanın demokrasisini alıp iktidarı bir hanedanlıktan seçilmişlere aktarmış hem de doğunun konfederalizmini alıp yerel yönetimleri teşkilatlandırmış (belediyeler, il genel meclisi gibi) ama bu yerel yönetimler ekonomik ve dış ilişkilerde işi sulandırmasın merkezle bağını koparmasın diye dış ekonomik ilişkilerini (borç alma, toprak ve işgücüne ilişkin ekonomik anlaşmalar yapma vs) merkez yönetimin iznine bağlamış veya kanunla sınırlamalar getirmiş diğer eylemlerinde (federe devletlerin aksine) merkezin atadığı valilere bunlar üzerinde idari vesayet yetkisi vermiştir. günümüzde bu vesayet ekonomik kanalda oldukça azalmıştır.ortak kültürler temelinde yükselmiş bir doğu batı medeniyet sentezi. şimdi ise dilinden, hayaline ayrıştırılmaya başlanan bir medeniyet enkazına dönmek üzere.

şunu da her zaman bu konularda dile getirdiğim gibi belirteyim: federal bir yapı bu yapı dışındaki toplumları sömürmediği sürece ayakta kalamaz. sömürgeci olmayan bir federalist yapı çökmeye mahkumdur.

22.02.2013

badem bıyık

0 yorum
12 eylülden sonra kamu çalışanları için çıkarılan sakal bıyık nizamnamelerine dayanır.

ne ağzın yanlarından,ne de dudağın üstüne sarkacak.ne sağa ne de sola selam çakacak, askere karşı esas duruşta duracak o bıyıklar.

e doğal olarak da sivil bir kitle sosyal ve ekonomik hayatta bu darbecilere karşı esas duruşta beklediğini bir şekilde belli edecek!

dini dindarlar finanse etsin

0 yorum
dini finanse etmek ne demektir allasen? bunu diyen ya hiç dayak yememiş ya da türkçe bilmiyor.

dini hizmetleri inananlar finanse etsin demek daha makbüldür bence.

hemen her caminin bir yaşatma derneği ve yönetim kurulu var. bence bir mahalle camiinde imam, müezzin, kayyım ihtiyacı varsa bunun maliyetini o mahalle cemaatinin üstlenmesi gerek. 
bir müslüman olarak bana uyar, ben kabul ederim.
yani imam müezzin, kayyım kamu görevlisi kadrosundan çıkarılmalı. bu işler bir meslek, tam zamanlı gelir kapısı olmamalı, bir zümre teşkil etmemeli bence. kadrolu imamlık sünni gelenekte devletin halka ulaşma aracıdır. (her ne kadar bir çok şeyine karşı olsam da ben de amelde sünniyim, en azından öyle yetiştim. aklıma imanıma yatan her mezhebin görüşünden de aklımın takıldığı yerde faydalanırım.)
mesela devlet doğrudan bunların maaşını ödemektense istihdam eden camilere belli bir oranda sgk prim desteği verebilir. bir vatandaşın vergi gibi katlandığı kamu gelir kalemleri nedeniyle kısmen de olsa devletin katkısı olması gerek diye düşünüyorum.

eğitim konusunda imam hatipler, ilahiyatlar, kuran kursları var zaten. atama yerleştirme de ise diyanet yetkinlik konusunda kpss gibi bir sınav yapar bu görevlere ehil kişileri belirler. 
bunlar da ihtiyacı bulunan cami dernek yönetimine gider başvurur, seçim kararını da dernek yönetimi veya seçimle dernek üyeleri (aidat veren cemaat) belirler. ya da güveniyorsalar doğrudan cemaatten birine bu görev verilebilir.

aslında buna bile gerek yok; her caminin kadrolu, doğal, emekli, yaşlı cemaati vardır imamlık ve müezzinlik görevini yeterli para çıkmayan camilerde gönüllü olarak bu kişeler de yerine getirebilir. 

bütün bunlar bence islam'ın doğasına ve özüne daha uygun.
bir müslüman her şeyi devletten veya başkasından beklememeli biraz elini taşın altına koymalı.

PKK terör örgütüne tazminat davası açılması

0 yorum
terörist kancıklarla savaşırken can veren vatan evlatlarının aileleri, gaziler, terör örgütünün eylemleri nedeniyle sivilde terörist eylemlerden dolayı mağduriyet yaşayanların yapması gereken bir eylem.

bu terör örgütü müzakere sürecinde devlet tarafından bir tüzel kişilik gibi muhatap alınıyorsa böyle bir şey yapılması da pek ala mümkün.
nasıl birileri bdp gibi siyaseten bu terör örgütüne ve yöneticilerine, teröristlerine sahip çıkıyorlarsa o zaman hukuken de bu terör örgütünün neden olduğu can, mal kayıplarının tazmininde de taraftırlar. müzakere sürecinde terörist başına, terör örgütüne kefil kim varsa bu tazminat taleplerinin muhatabı olmalıdır.

ne diyor bilirkişilerimiz; apo hala terör örgütünü yönetiyor, örgütte sözü geçiyor. apo kimin elinde? türk devletinin.
o halde açacaksın bu herife tazminat davasını, paşa paşa ödeyecek bu can ve mal kayıplarının tazminini. 

nasılına da hukukçular kafa yorsun bizahmet!

ek olarak:
terör mağdurları ırak'a tazminat davası açsın

20.02.2013

recep tayyip erdoğan

0 yorum
dünyanın en akıllı insanından kendisine verilen bir ayar şu şekildedir:
"bir siyasetçinin zamanı çok olursa aklına türlü çeşit fetbazlık gelebilir. bu nedenle ‘ona da bir dahaki dönem bakarız artık’ cümlesini kurmasına izin verilmemelidir politikacıların. vay efendim çıraklık dönemi, yok efendim kalfalık dönemi, aman efendim ustalık dönemi gibi ifadelerle hatalarını hoş gösterme girişimleri komik olur ki bu da ‘usta değilsen yönetme kardeşim’ duvarına çarpmaları neticesinde akıllanmaları anlamına gelir."

samsun'da bdpli vekillere saldırı

0 yorum
bu bdpli milletvekili denen pkk uzantısı varlıklara yapılan protestonun 10 da 1 i kadar terör örgütü eylemleri üzerine tartışılıp yerilseydi senelerdir bu zırtı muhteremler dağdaki puştlara güvenip bu memlekette böyle at koşturamazdı.

barış barış! ulan .ötoş! barış istiyorsan önce o dağdaki puştların ellerinden silahlarını bırakmalarını sağlayacaksın.

"sinop olayları konusunda söylenenler, nasıl aceleci ve önyargılı davrandığımızın kanıtlarıdır.

evvela, başbakan, “chp ve mhp tabanından oluşan grupların” bu provokasyonda yer aldığını söylemişti. halbuki bdp’li sırrı süreyya önder, sinop mhp il başkanı’nın kalabalığı yatıştırmaya çalıştığını, “mhp’nin vebali olmadığını” belirtti. bdp’liler, olaylar için chp’li belediye başkanı baki ergül’ü suçlamışlardı, bunun yanlış olduğu anlaşıldı, sırrı süreyya önder, sinop belediye başkanı’ndan da özür diledi!
demek ki, başbakan’ın bu iki partiyi suçlaması haksızmış. dünkü yazımda ben de başbakan’ın sinop olayları yüzünden chp ve mhp’ye yüklenmesini, meseleye particilik gözüyle bakmasını eleştirmiştim.
öbür yanda, chp’li haluk koç, ak partili bir ilçe belediye başkanının fotoğraflarını dağıtarak iktidarı suçladı. bunu tepki olarak söylese de aynı
şekilde particilik gözüyle bakmanın bir tekrarıdır bu.

ve gladio yapmiş!

bdp’lilere bakılırsa, sinop ve samsun olaylarını “gladio” yapmış... bu “gladio, derin devlet” gibi esrarengiz kavramlar hitler’in “yahudi komplosu”na, bolşevizm’in “emperyalizm”ine döndü, her yerde hazır ve nazır! bir kanıt var mı, yok, yakıştırma sadece.
sinop ve samsun olaylarında iktidarın da muhalefetin de görmesi gereken gerçek, toplumdaki gerilimdir. türkiye’de etnik kutuplaşma o boyutlara gelmiştir ki, en kolay alevlenebilir genç kesimlerde böyle hareketler patlak veriyor! öbür yanda, bdp’li kalabalıklar da bölgede akp’nin seçim bürolarını az mı tahrip ettiler? tunceli’de chp’nin seçim bürosunu tahrip etmediler mi?..
particilik gözüyle bakınca, toplumdaki etnik gerilim gözden kaçıyor. bu gerilimi düşürecek yapıcı bir üslubu siyasette geliştirmek de mümkün olmuyor.
..." bağlantı

17.02.2013

anadolu kartalları

0 yorum
yaklaşık 16 yıllık yaramı kanatmış bir filmdir. 

ankara'da yapılacak olan askeri lise sınavına yol parası bulamadığımız için gidememek, akabinde girilen meslek lisesinin harp okuluna girişte engel teşkil etmesi vs. vs. gözlerim dolu dolu seyrettim, eşimin yanında ağlamamak için kendimi zor tuttum. filmin duygusallığından değil, yaram kanadıkça verdiği acıdan elbette.

siz siz olun gökyüzüne saldığınız uçurtmanın ipini sıkı sıkıya tutun.

trafik sigortası

0 yorum
fiyatlar piyasaya kalınca şirketler geçirdikçe geçirmeye başladı. 
arabayı aldık alalı güya ilerleyen senelerde poliçe bedeli düşecekti, ulan her sene bindikçe biniyor kodumun poliçesine. indirim beklerken adam her sene "abi zam geldi diyor". iki senede böyle olduysa iki sene sonra araba parasını bulur bu poliçe bedelleri.

nasıl olsa zorunlu ya geçir babam geçir vatandaşa. 
devlet el atmazsa bu soyguna bulduk ki papazı ne bulduk!
artık tazminatları mı düşürürler azami tarife cetveli mi koyarlar ne yaparlar bir şey yapmaları lazım.

bağlantı

16.02.2013

ben dünyanın en akıllı insanıyım

0 yorum
"bir deprem olduğunda kapıya mı koşarsın, yoksa anahtarın bulunduğu dolaba mı? elbette ki dolaba, yani aslında anahtara... çünkü anahtar olmadan söz konusu kapı sadece bir duvar mesabesindedir... şimdi de bu odada bir kameranın olduğunu ve olup biteni kaydettiğini varsay ve düşün. daha sonra bu görüntüleri izleyenler senin kapıya değil de ters istikamete koştuğunu gördüklerinde "bu adam ne yapıyor, kapı nerede, o nereye koşuyor?" diyeceklerdir. halbuki sen doğrusunu yaptın. belki kapıya koşmadın ama o kapıyı açmak için doğru istikamete, anahtara koştun. işte bazen terse gidiyor gibi gözüksen de düze gidiyor olabilirsin. tıpkı bazen düze gidiyor gibi gözüksen de terse gidiyor olabileceğin gibi..."

"bir aslan miyav dedi...
geçenlerde bir çok televizyon kanalında ormanlar kralı aslanın, bir ceylan yavrusunu evlat edindiği ve onu tüm tehlikelere karşı koruduğu büyük bir ibret ve hayret vesikasıymış gibi sunuldu. herkes-şaşkınlıkla izledi bu olayı. hatta bir arkadaşım o kadar çok etkilenmişti ki, ertesi gün kalabalık bir ortamda, "bir aslan kadar olamadık, birbirimizi yiyoruz!" dedi. ben de; "birbirimizi yediğimiz doğru da "bir aslan kadar olamadık" da ne demek? insan olmayı denesene! ayrıca bize kahraman gibi sunulan o aslan kesinlikle özürlü bir yaratık. aslan, aslan gibi davranmalı. ceylan yavrusunu yemeyen bir aslan kesinlikle özürlüdür." dedim. hepsi beni ruhsuzlukla itham etti.
buna benzer haberler zaman zaman çıkar ve ben her seferinde gülerek izler geçerim.
bir aslan miyav diyorsa onun tedaviye ihtiyacı vardır, ne güzel taklit yaptı diyemezsin." 

Erdal DEMİRKIRAN

0 yorum

dün akşam, sakarya büyükşehir'in sosyal etkinlikleri bünyesinde verdiği seminere katıldım. salon hınca hınç, yediden yetmişe doldu taştı, sahnede bile ayaklarının dibine kadar dinleyiciler oturdu. salonda ayakta dinleyenler vardı. biz de salon dışında etrafımızda ayakta dikilenlerle birlikte dışarıda plazma tv karşısına dizilen sandalyelerde dinledik kendisini.

hızlı ve coşkulu başlayıp stand-up kıvamında devam ederken son bir saati didaktik bir havaya bürünerek devam etti.

sosyal baskılara, çevre ne der kaygısına kapılmayın diyerek başlıyor adam.
geçmişe takılıp kalmayın, yok ceddim şunu yapmış yok atam şöyle savaşmış hikayelerinin arkasına sığınmayın. siz ne yaptınız bu zamana kadar buna bakın diyor.
kendinize güvenin, kendinizi küçümsemeyin, büyük düşünün diyor özetle.

özellikle muhafazakar kitle tarafından dinlenmesi gerekir ki salondan gördüğüm kadarıyla böyle devam ederse bu adam bu ülke için güzel şeylere vesile olacak.

330 projesinin bazılarından bahsetti. ilk okul yaşının 5 yaşına çekilmesi, kamudaki asık suratlılığa karşı halen kullandığımız banknotlardaki atatürk portrelerinde gülümseyen portreler kullanılması gibi hayata geçirilen projelerinden bahsetti.

son kitabıyla dincilik satmaya çalıştığı, bu alanlara girmeye başladığı söyleniyor ama bahsettiklerine bakılırsa tam aksi, dinci yobaz tayfası, israiliyatçılara karşı savaş açmış durumda ve toplumda da talep gördüğü anlaşılıyor. yani günümüzde bir şekilde ekranlardan insanlara ulaşması engellenen çeşitli islam bilginleri gibi kuran'daki dinden bahsediyor.

dini bağlamda girdiği konularda da müslümanlara; götünü kaldır, elinin taşın altına koy, miskinliği bırak çalışmaya bak diyor adam.

http://www.zeytinburnuhaber.org/…-adam-konustu.html

9.02.2013

kocam aradı acil beni çağırıyor

0 yorum
iş yeri ortamında, mesai bitimine bir saat kala , odaya yeni girmekte olan müdürden izin almak için şen bir edayla atılan bayan arkadaş tarafından sarf edilmiş bir cümle.

bu cümleyi duyunca ister istemez yudumlamış olduğum çayı püskürtmek durumunda kaldım. ben mi art niyetliyim arkadaş? 
eşim aradı, çarşıdaymış beni çağırıyor gibi cümleler dururken bu tür cümleler sarf etmek yanlış değil mi?

8.02.2013

ana dilinde savunma hakkı

0 yorum
"kck davasında savunma düzgün tercüme edilmeyince sanıklar, türkçe konuşmaya başladı

erzurum'un 4'üncü ağır ceza mahkemesi'nde iki gündür devam eden ağrı pkk/kck davası sırasında kürtçe savunma komedisi yaşandı. 

türkçeye döndüler

kürtçe savunmanın türkçe'ye çevrilmesinin uzamasından ve tam yapılmamasından dolayı sıkılan bazı sanıklar çareyi türkçe konuşmakta buldu." bağlantı

6.02.2013

f klavye

0 yorum
"türk aile yapısına uygun klavye"

ben demiyorum, öğretmen olabilitesi yüksek bir arkadaş internetteki bir yazısında böyle tanımlamış. okuyunca kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tuttum zira bilgisayarı kullandığım ortam müsait değildi.

"türkeye'de on parmak yazı yazmak yani f klavyede yazı yazmak istenilen düzeyde değildir ama aslında öğrenildiği zaman hem çok kolay hemde çok hızlı yazacaksınız. tabi belirli teknikleri uygulayıp çalışmak gerekiyor. yakın zamanda tüm kamu kuruluşlarında ve okullarda f klavye zorunlu hale gelecektir. sizlerde şimdiden hem türk aile yapısına uygun klavyemizi öğrenmek hemde hızlı yazmak istiyorsanız 10 parmak klavye programlarımız var indirip çalışmanızı öneririz." bağlantı

muhteşem yüzyıl

0 yorum
saçları jöleli lala, bayramlıklarıyla saray bahçesinde kılıç talimi yapan şehzadeler, at hırsızı sakallı sultan ve paşalarla insanın aklında farklı bir yer edinen tv dizisi, son baktığım haliyle.

ha; bir de şu lalaların, ağaların, kalfaların tahkikat sevdasına hasta oldum.

biri şu yapıma söylesin; allahıni sevirse sultan sülümanla, barbarosun sakallarına artık bir el atsınlar. bu ne pejmurdelik, pespayeliktir ya hu?

osmanlı'nın şanına gölge düşürir bu tevir şeyler.

5.02.2013

türk medyasındaki haysiyetsizlik ve döneklik eşiği

0 yorum
akıl almaz bir şekilde dönüp dönüp aşılmaktadır ki bu eşiği aşmayı becerenler artık kendilerine bu işi yol tutmuşlardır.

be hey haysiyetsizler! daha düne kadar ilker paşa'ya, tutuklu paşalara, subaylara, astsubaylara demediğiniz etmediğiniz kalmadı, taksim'de dar ağacına çekseler hemen oradan bara geçip kutlayacak kadar şerefsizcesine bir kin ve öfke taşımaktayken başbakanın bir lafıyla, anında kıvırma kat sayınızın yüksekliği insanın başını döndürüyor sizin hiç mideniz bulanmaz mı? bu nasıl bir kalem namussuzluğudur? (bu sarf ettiklerinize fikir demek fikre hakarettir)

merak ediyorum nasıl bir vicdan ve merhametle ailenizin yüzüne bakabiliyorsunuz? ya da daha doğrusu acaba bakabiliyor musunuz bu omurgasızlık ve haysiyetsizlikle?

11.01.2013

paris'te 3 pkklı kadına şok suikast

0 yorum
(bkz: hayaldi gerçek oldu)

ne alaka denebilir, alaka şudur ki memleketimiz öyle bir hale geldi ki; ülkemize 30 yıldır kan ağlatan bir terör örgütünün 3 kadın yöneticisinin fransa'da öldürülmesini başbakan yardımcısı üzüntüyle karşılayabilmektedir ve hatta gazetelerin köşe taşları köşelerinden pkk ya neredeyse baş sağlığı dilemektedirler.

vur deyince öldürmek bu olsa gerek

ta ben sizin....

"
...
arınç, "3 kadının böylesine sorgusuz sualsiz başlarına ateş edilmek suretiyle öldürülmesi kimlikleri kişilikleri üzerlerine atılan suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değil. çok kötü bir olay. gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. çünkü biz hukuk içerisinde terörle mücadele ediyoruz. bugün terörle mücadele eden güvenlik güçleri bile önce yaşatmak gayesiyle hareket ediyorlar" diye konuştu. 

arınç sözlerine şöyle devam etti:

"3 kadın evine girilip susturucu silahlarla başlarına ateş etmek suretiyle öldürülmüş. pkk örgütünün önde gelenleri olduğu söyleniyor. kırmızı bültenle arandığı ifade ediliyor. bunların hepsi bir tarafa. bir insanın hayatına bu kadar vahşice son vermek çok kötü, çok çirkin adeta büyük bir vahşet. önce bu olay hakkındaki şahsi kanaatimi söyleyeyim. 3 kadının böylesine sorgusuz sualsiz başlarına ateş edilmek suretiyle öldürülmesi kimlikleri ve kişilikleri üzerlerine atılan suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değil. 

çok kötü bir olay. gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. çünkü biz hukuk içerisinde terörle mücadele ediyoruz. bugün terörle mücadele eden güvenlik güçleri bile önce yaşatmak gayesiyle hareket ediyorlar. sağ yakalamak ve suçu varsa yargı önüne çıkarmak. yargısız infazla böylesine bir vahşetin işlenmiş olmasını tenin ediyorum. bu çok yanlış bir olay."
...
bağlantı

6.01.2013

çankaya köşkünde askerle cuma namazı kılan kişi

0 yorum
abdullah gül'müş.

şahsen, cumhurbaşkanlığı köşkünde cuma namazı kılınmasından ne gurur duyuyorum ne de utanıyorum. 

bu milletin mal gibi, "alnı secde görmüş" diyerek namazlarda fotoğraf çektiren insanlara inanacak kadar saf olmalarından utanıyorum.
alnıyla birlikte vicdanı da secde eden mümin, çektiği fotoğrafı milyonlarla paylaşmak için karşısına geçen kişiye poz vermez, posta koyar "çık ulan dışarı, bre gafil" diye.
insanın alnı secde görmüş ne gam önemli olan nefsi ve vicdanı allah'a secde etmiş olsun. alnı secde görenin alacağı da vereceği de kendinedir oysa vicdanı ve nefsi allah'a secde etmiş kişi hem kendine fayda verir hem de topluma. secdeye gittiğinde "acaba objektife nasıl çıktım?" diye değil de "acaba haksız, hukuksuz bir şeyler yaptım mı?" diye düşünecek yöneticiler lazım bu millete.

ak parti iktidarında özgürlüklerin genişlemesi

0 yorum
o kadar genişlemiştir ki rüyalarıma kadar girmiştir.

ulan bir kamu çalışanı olarak başbakanı rüyamda bile yüzüne karşı eleştiremiyorum.

kamu çalışanının başbakanı rüyasında görmesi

0 yorum
gece yarısı uyumadan önce mantı yemenin bir tesiri olabileceği gibi bu soğuklarda duvara dönük kıçınızın açıkta kalmış olması anlamına da gelebilir.

neye yorulursa yorulsun anlatmak isterim:

başbakan valiliği ziyarete gelmiş, ben de mihmandarlık yapıyorum. kapıda misafirleri uğurluyoruz. makam aracı sırayla misafirleri götürüp dönüyor ama bir türlü başbakanı götürmüyor. en son misafir gittikten sonra valilik kapısında; solda ben, yanımda başbakan onun sağında da eşi duruyor.
başbakan bana dönüyor ben ona, bir süre birbirimize bakıyoruz, bir daha bir daha. onun bana söyleyecekleri var, yüz ifadesinden belli benim de var ama benim daha çok. 

tereddüt ediyorum; ulan şimdi adamı eleştirsem, iyi günü mü kötü günü mü? alttan alır mı sürgün mü eder, daha çocuk yaşını almadı, ortalık kar kış, kıyamet. eleştiren muhalefet eden, yazarın askerin sonu belli, silivri.

haydi ya bismillah, diyorum içimden. biraz ıkınıyorum sıkılıyorum ve sonunda:
-nasılsınız, sayın başbakanım, diyebiliyorum sadece öncesinde dile dökülecek cümlelerin boğazını sıkarak. o da :
-hamdolsun! yenge hanım, çocuk nasıllar? diye soruveriyor sıkılgan bir şekilde ve bizim çocuğun ağlamasına uyanıyorum.

5.01.2013

hakan fidan abdullah öcalan görüşmeleri

0 yorum
bu milletin götüne doğru döşenen duble yolların son virajıdır.

bu hükümetin bunları yapmaya eli mahkum, seve seve yapacak. öyle ya da böyle ayakta tutulmaya çalışılan ekonominin, refah balonunun diyetidir bunlar.

ak partiye oy verenlerin, destekleyenlerin daha doğrusu bu iktidarla ekonomik, kariyer vb çıkar bağları bulunan kitleyi oluşturanların bu sürece sesi çıkmaz, çıkamaz. ses çıkarsalar biliyorlar ki beslendikleri kaynak kesilecektir. 2001 deki gibi bir kriz kafalarında patlayacaktır. bunlara destek veren milliyetçi, dindar, emperyalist, solcu kim varsa geçici refah hülyasıyla yaşamakta, ülkenin geleceğini 5-10 yıllık refahlarına tahvil etmektedirler.

nasıl erbakan ve o zamanın (kimileri bugün de iktidarda yer alan) kadrosu koltuk sevdasına 28 şubat kararlarını seve seve imzaladılar bu olaylar da ak dönemin 28 şubatıdır.

akparti nin refah balonunun bu ülkeye bedeli de işte budur. al sana bir kaya nereye dayarsan daya.
özür dilerim evlat!

3.01.2013

müşteri imajına göre yazar kasa fişi kesen esnaf

0 yorum
esnaftan alışveriş yaptığımda, aldığım şeyi koymak için poşeti açmakla cebelleşirken çoktan umudumu kestiğim 5 kuruşun /10 kuruşun yanında bir de yazar kasa fişi belirmesin mi?

evet bu işler oluyor; yeri geliyor 5-10 kuruş para üstünü vermekten imtina eden esnaf daha yüzüne bakmadan para üstünü ve başka zaman rica minnet alabildiğin yazar kasa fişi eline uzatabiliyor.

işte bunlar hep o imaj yüzünden oluyor. işten çıkıp, kravatlı, ceketli veya paltolu şekilde alışverişe gittiğim zaman normal vatandaşa göstermesi gereken tavrı maliye denetimidir diye göt korkusuyla sergileyen esnaflardır bunlar.

sivil, spor kıyafetle olunca seni iplemeyen esnaf, kravatlı, ceketli görünce böyle üç buçuk atıyor işte, acıyorum bu kansızlıklara.

2.01.2013

muhteşem yüzyıl

0 yorum
şu harem ağası mıdır nedir 2 tane dallamayı kabız olmuş da helada sıçamıyorlarmış gibi konuşturmuyorlar mı gıcık oluyorum vesselam.

biri şunlara lavman yapsın da rahatlasınlar.

nedir bu ya? böyle iğrenç arap aksanı mı yapılır.