Kısa dalga yayın

30.07.2011

Sömürgecilik, Teamül ve Demokrasi

0 yorum
ABD'de borç tavanının yükseltilmesi ihtiyacından dolayı kongrede ortaya çıkan anlaşmazlık nedeniyle bir siyasi kriz yaşanıyor. Cumhuriyetçilerle demokratlar anlaşamıyorlar.

ABD tarihinde 74 kez borç tavanı yükseltilmiş.

ABD başkanının bu işlem için doğrudan yetkisi olmasına rağmen bu zamana kadar bu açmaz siyasi teamül gereği ABD kongresinde çözülmüş.  ABD ile birlikte dünya piyasalarını da etkileyecek böylesine bir krizde ABD başkanının yetkisini kullanmadan önce teamüller gereği  cumhuriyetçilerle müzakerenin sınırlarını zorlaması, asgari müşterek arayışları demokrasi konusunda gözleri yaşartacak bir durum.

ABD özelinde bu kadar hassas bir noktada siyasi müzakerenin gözetilmesi, yasal yetkiden önce teamüllerin göz ardı edilmemesi oluşturulmuş olan bir devlet geleneğinin ne kadar güçlü olduğunun kanıtı, şunun şurasında 200 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen.
Yani demokrasi için, güçlü devlet için, seçilmişlerin elde ettiği güçten önce (belki son raddeye kadar) kongre içinde siyasi teamüllerin gözetilmesi her ne kadar sömürgeci kimliğinden dolayı nefret etsem de devlet duruşu, devlet geleneği açısından ABD nin en kuvvetli, en takdire değer yanı. Demek ki sadece kanunla, sandığın verdiği yetkiyle demokrasi yürütülmüyormuş.

Peki ya demokrasi, devlet teamülleri konusunda bizde durum nedir?

Gönül isterdi ki ABD içinde sahiplenilen ve yürütülen demokratik tavırlar, dünya genelinde de gözetilebilsin. oysa ABD'nin güya demokrasi getirdiği topraklar hepimizin malûmu. ABD özelinde takdir ettiğim demokratlık maalesef  küresel ölçekte kendine demokratlık olarak kalıyor. Ondan sonra ABD ultra milliyetçi devlettir diyince bazılarının aklı, izanı dumura uğruyor.

29.07.2011

KPSS Üzerine Girilen Bir İddia

0 yorum
İş yerinde 1 senelik mülkiye mezunu arkadaşımız gerek iş yerinde gerek dershanede KPSS ye hazırlanmasına rağmen bugün öğrenmiş olduğumuz üzere 74 küsur puan almış. O kadar çalışmasına çabasına rağmen ta sınav öncesinde 90 dan aşağı alırsa kuruma gelmemesini falan tembihledim. Sonra pazarlıkla tabanı 80 e çektik ve anlaştık fakat olmadı işte.
Dershanedekilerin çoğusu 70 bandında puanlar almışmış da bu sınav öyle kolay falan değilmiş de derken ben bu halimle bile en az 70 alırım gibisinden bir iddiada bulundum. Alırdın, alamazsın, zordu kolaydı derken kendimi KPSS den 70 puan alırım şeklinde iddiaya girmiş bulundum.

Neticede takım elbisesine bir iddiaya girmiş olduk. Genel yetenek işi olmasa iyiydi amma genel yetenek, işi zora koştu mecbur asılacağım alan derslerine. Ulan bu yaşta nereden de girdik bu iddiaya şimdi. Neyse artık seneye görüşürüz iddia konusunda.


24.07.2011

Hacılar Rahatsız

0 yorum
Görsel : turkiyevehayatadair.com
Adapazarı'nda  yaşıyor olmamdan dolayı kızlı erkekli ergenlerin, delikanlıların şehrin caddelerinde birbirlerine "Hağğğfız" diye hitabına alışkınım da (hatta bazen ben de kullanıyorum) 5-6 sındaki bebelerden, ergenlere, oradan da genç, orta yaşlılara kadar insanların birbirlerine "Hacı" diye hitapları biraz garibime gidiyor. Bir tv dizisinde de bu hitabın kullanılması halk içinde yaygınlaşmasına ön ayak oldu. "Burası İstanbul hacıııııı", öyle hacılık macılık sökmez yani, ortama uyacaksın! :)

Zannederim ki bu durumdan gerçek hacılar da rahatsız. Düşünsenize insanlar bir ibadet olarak gönüllerini vermişler, o sıcaklarda düşmüşler Mekke yollarına, binlerce öyyyrö harcamışlar ve halk içinde "hacı" olarak anılmanın gururunu ve seçkinliğini yaşarlarken şimdi elde ettikleri(?) bu unvan çoluk çocuğun ağzına sakız olmuş hem de sıfır maliyetle! Rahatsız olmaz mı, kızmaz mı insan?

23.07.2011

İş Hayatımın En Zor Anı

0 yorum
Şimdi sıçtım işte!!!
İş hayatım da dahil hayatımda ki en büyük azarı dün işittim üstüne üstlük bir de odadan kovuldum.
Suçum mu? Suç değildi elbette yaptığım; sadece, yapmakta olduğum mutemetlik, ödeme evraklarının hazırlanması ve takibi, bilgi işlem desteği, bilgisayar ve ağ sorunlarına müdahale etmek dışında sahipsiz bir çok işin yanında bir de hali hazırda bakanlık tarafından bir müdürün görevlendirildiği uzmanlık işinin - ki fiilen de zaten o işi ben yapmaktayım - resmen üzerime yıkılmasına karşı itiraz etmemdi.
Neden itiraz ettim? Çünkü benle aynı unvanda çalışan 20 kişi sadece kendi işlerini yapıyorlar ve verilen her işten, "bilmiyorum, yapamam" diyerek yırtabiliyorlar bu işi yapabilecek kapasitede ve yetenekte olmalarına rağmen. Bununla birlikte bir de bu işi yapacak kişinin sahip olması gereken sertifikaya sahip olmalarına rağmen sesi soluğu çıkmayanlar var.
Benim hatam, işe girdiğim esnada verilen işleri (resmen görevim olmamasına rağmen) itiraz etmeden yapmış olmamdan kaynaklanıyor. Genelde kamuda bu işler böyle oluyor; bir işe, "bilmiyorum, yapamam" diyemiyorsanız bu durumunuz ortaya çıkacak ek işlerde sizin bunu yapabilecek tek kişi olacağınız beklentisini yaratıyor.
Ama bu sefer böyle olmadı, doğrudan reddetmemiş olsam da yapmaya gönüllü olmadığımı imâ etmem bizim ihtiyarda (63 yaşındadır kendisi) öfkeye, sitem ve azarlar eşliğinde odadan kovulmama neden oldu. Bir yandan da iyi oldu. Neden? Çünkü; beni dinlemeden odasından kovan patron benden sonra müdürümden itirazımın gerekçelerini dinleyince diğer çalışanlara özellikle o görev için gerekli vasfı taşıyan çalışanlara yöneldi ve sanırsam bu işin başıma patlamasından kurtulmuş oldum.
Sonrasında beni çağırıp da bulamayınca (bulamaz tabi çünkü yine vazifem olmayan bir işi, bir donanım sorununu çözme işini görevim olmamasına rağmen yapmaya gitmiştim) müdürüme "kendisine küsmemem gerektiğini, öfke ile öyle davrandığını" bana söylemesini istemiş.

Günün sonunda karşılıklı gülümselemeler eşliğinde iyi akşamlar dileyerek mesaiyi sonlandırdık. İtirazım şiddetli bir tepki görmüştü ama görünen o ki amacına da ulaşmıştı. İşin vardığı nokta bir kaç saatlik moral çöküntüsünü telafi etti.