Kısa dalga yayın

18.10.2010

HSYK seçimleri ve Adalet Bakanlığı

0 yorum
HSYK seçimleriyle birlikte hakimler üzerindeki Bakanlık ya da daha doğrusu iktidar baskısı aleni olarak ortaya çıkmıştır.

Yeni HSYK nın mevcut yapısından sadece iktidar yandaşlarının memnun olduğunu bizzat gözlemlemiş bulunmaktayım ki iflah olmaz hınç duygusunun kelimelere ve söylemlere yansıması mide bulandırıcı bir hal almış bulunmakta. Yani maksat demokrasinin tabana yayılması vs değil bizatihi öç almak,  muzafferlik temelli kendini tatmin duygusu. Bu duygu da bu kadar zaman içinde filizlenip kök salmaya başlayan bir aşağılık kompleksinin yansımasından başka bir şey olmasa gerek.

HSYK nin yeni oluşum süreciyle birlikte ilk olarak yapılması gereken Adalet Bakanlığı bürokrasisine hakimlerin yerine profesyonellerin getirilmesidir.
Daire başkanlıkları, genel müdürlükler ve tetkik hakimliği gibi görevlerde hakim unvanıyla hizmet veren onlarca hakimin asıl görevleri olan, vicdani kanaatlerinin aynası mahkeme kürsülerine dönmeleri gerekmekte ve idari kadronun profesyonel unvanlı görevlilere verilmesi gerekmektedir. Bu haliyle devam edecek bir HSYK yapılanması tam anlamıyla bölünmüş olan yargı camiasını daha da toparlanamaz bir hale getirecektir.

11.10.2010

Referandumun kebapçılara etkileri

0 yorum
Referandum yapılalı neredeyse bir ay olmuş ama sonuçları yavaş yavaş baş gösteriyor. Tanık olduğum sonuçlardan sonuncusu; referandumun kebapçılara yaramış olduğudur. Yok yok bu sonuçların "Evet" veya "Hayır" denmesiyle ilgisi yok.
Nasıl, ne alaka derseniz şöyle ki:
Bu hafta, seçim kurulları tarafından referandum sandıklarında görev alanlara çekleri verilmeye başlanmış. Bu çekleri tahsil eden arkadaşlar da kurumun yakınında yer alan kebapçılara çıkarma yaparak sandık paralarının bir kısmını kutlamaya ayırmışlar. Ne diyeyim afiyet bal şeker olsun., yarasın.

9.10.2010

Gel, gündüzle gece olalım

0 yorum
Bilgisayar karşısında mırıldanırken (nerden dilime dolandı bilmem!) Tarkan'ın söylediği Gül Döktüm Yollarına adlı şarkının bu cümlesi aklıma takıldı:
Gel, gündüzle gece olalım.
E yani?
Birbirimizi kovalayıp duralım, birbirimize dokunup kaçalım ama kavuşmayalım mı yani? Tamam uyaklı muyaklı ama ııı ıhhh çelişiyor şarkı sözleriyle.

8.10.2010

Anayasa değişikliği sonuçlarının sendikal yansıması

0 yorum
İşyerimizde muhalif sendikalardan Türk kamu sen üyeleri iyice azalmaya başladı, artış elbette ki yandaş memur-sen yönünde.
Memur-sen'e katılanların profilleri çok ilginç geldi bana, paylaşayım istedim.

Kimisi kamu-sen'in siyaset yaptığını ve sendikanın siyaset yapmaması gerektiğini, eleştirisi bu yönde olduğu için memur-sen'e geçtiğini söylüyor kimi de referandum sürecinde kamu-sen'in siyasi kararını kendi siyasi kararına ters bulduğu (yani kendisi evet, sendika hayır dediği) için istifa edip memur-sene geçtiğini söylüyor.

Yani referandumda Hükümet tarafında görüş beyan eden, yasadışı şekilde ilan panolarına propaganda reklamı veren sendikaların yaptığı siyaset değil, referanduma hayır diyen sendikanın yaptığı ise siyaset olarak görülüyor.

İki tarafa da bu durumu soruyorum; ve evet kem küm cevap alıyorum.

Şu bir gerçektir ki herhangi bir sendikanın siyasetin içinde bulunması ve siyasi bir tavır alması demokrasinin doğası gereğidir.
Hakimleri Adalet Bakanının memuru olarak gören zihniyetle tartışılmaz bu konu. Neyse insanoğlu, garip işte...
Ben mi? Sendikalı değilim, henüz!