Kısa dalga yayın

28.02.2010

Muhafazakar demokrat - Fıkra

0 yorum
Gün olur, kıyamet kopar cümle ademoğlu mahşere toplanır.
Baş melek, künyeleriyle birlikte tek tek insanları mizana alır.
Sıra muhafazakar demokrata gelir ve baş melek künyesiyle mizan kürsüsüne çağırır.
Dünyada verdiği sadaka falan, sevap kefesi ağır basmaya başlar ve muhafazakar demokratı bir sevinç alır derken, bu sefer günahlar sıralanır. Biraz evvel yere vuran sevap kefesi havalandıkça havalanır ve günah kefesi bastıkça basar ve günah kesesi yere çakılır kalır, bunu gören muhafazakar demokrat basar figanı:

22.02.2010

Öyle kahvaltıya bizim karnımız tok!

0 yorum
Başbakanın kahvaltısına katılan sanatçı, şarkıcı, türkücü, yapımcı tayfasına madem bir rol biçildi, açılım saçılım hikayesi anlatıldı bir de şu muhalefet bu "açılım misyoneri adaylarını" bir kahvaltıya çağırıp da kendi bakışından hükümetin açılım sevdasını anlatıverse. Hani demokratik olsun değil mi? Nasıl olur, kaç kişi gider acaba?

Kahvaltıya katılanlar şöyle :
Emel Sayın, Nuri Sesigüzel, Orhan Gencebay, Mustafa Sandal, Yavuz Bingöl, Arif Sağ, Neşet Ertaş, Davut Güloğlu, Kıraç, Kubat, Fatih Kısaparmak, Kenan Doğulu, Orhan Hakalmaz, Ferdi Tayfur, Funda Arar, İzzet Yıldızhan, Özdemir Erdoğan, Fuat Güner, Özkan Uğur, Alişan, Ferhat Göçer, Rojin, Aynur, Gülay, Hüseyin Turan, Murat Göğebakan, Mustafa Sağyaşar, Samsun Demir, Bülent Ersoy, Manga, Muazzez Ersoy, Feryal Öney, Teoman, Ali Rıza Binboğa, Safiye Soyman, Ahmet Koç, Garo Mafyan, Bülent Forta, Onur Akın, Nükhet Duru, Sinan Özen, Demir Demirkan, Demet Akalın, Zerrin Özer, Kayahan, Nilüfer, Sertab Erener, Işın Karaca, Bülent Ortaçgil, Seda Sayan, Bedia Akartürk, İbrahim Tatlıses, Emel Müftüoğlu, Nihat Doğan, Erol Evgin, Zekai Tunca, Cengiz Kurtoğlu, Hakan Peker, Ali Kocatepe, İskender Ulus, Cengiz Erdem ve Şahin Özer.
En güzelini  Bülent Ersoy söylemiş:
Ersoy, “Sanatçı var, şarkıcı var. Biz sanatçıyız ve sanatçı gibi davranılmasını istiyoruz. Çok seyahat eden bir insanım. Sanatçıların havaalanlarında VIP’ten geçmesini istiyoruz” dedi.
Safiyenin Faiki eksik kalmış burada oldu mu şimdi? Safiye açılım derken Faik de olaydan bihaber kalıp: Safiye yeteri kadar açılmışsın sen, açılacak neyin kaldı demesin sonra.
Neyse,  haydi  ne duruyorsunuz? Türkü yapın, şarkı yapın, film yapın, eğlendirin bizi çucuklar! Açılalım, saçılalım...

21.02.2010

Tanrının kitabı ne renk?

0 yorum
Odatv de Tanrının Kitabı isimli filmle ilgili eleştiriyi okurken bazı yerlerine katılmakla beraber şu yaklaşıma ne kadar güldüm anlatamam:
Bu dünyada Mila Kunis (Solara) filmin güzel kızı olarak boy
gösterirken, Denzel Washington (Eli) geçmişini unutan bir dünyada
geçmişi olan bir adamı oynuyor. 
Fakat Denzel Washington zenci
olduğundan bu filmde de “esas oğlan” ile “esas kız” bir türlü
sevişemiyorlar. Obama’yı başkan seçmelerine rağmen Amerikan toplumunun
beyaz egemen unsuru bu konuda hala çok tutucu.
Yazar anlaşılan sadece filmde  bu sahneye kilitlenmiş kalmış oysa ki Carnegie isimli karakter,

10.02.2010

Orkestra şeflerinin Cem Yılmazlığı

0 yorum
Tv ve basını seyredenlerin malumları; flarmoni orkestrasına şeflik yapan Cem YILMAZ seyircileri gülmekten kırdı geçirdi, çatlattı patlattı vs. haberleri dört nala yer aldı bugün.

Cem'in ( Umumiyetle çekinir, abi der bana ondan mütevellit böyle hitap ederim kerataya. Yok be haber bülteni havasında olmasın diye böyle yazıyorum) parçalar arasında ve konser öncesinde çeşitli güldürü ve şakalar yapmasına konser seyircileri bayılmış. Klasik, mlasik müzik ama sonuçta gösteri amaçlı bir konser olduğundan o esnada klasik müzik pek önemli değilmiş anlaşılan.

Neyse ne! Asıl benim aklıma gelen durum şu: Mesela bir orkestra şefi, bir klasik müzik konseri öncesi ve parçalar arasında bu tür muhabbetler ve gösteriler yapsaydı bu elit, seçkin ve klasik müzik sevdalısı zümre karşısında acaba durumu nasıl olurdu? Ben hiiiiç duymadım böyle birşeyi, duyan varsa da söylesin haberdar olalım.

Bence mi? Bence adamın kariyerinin sonu olurdu da konser salonunun muhitinden dahi geçirmezlerdi adamı.
Amaaan bana ne ki?

6.02.2010

Anıtkabir defterlerini "Bay Karakaçan"a versinler

0 yorum
Geçmiş çağlardan beri, aileler arası, kabileler, obalar, koloniler arası ziyaret ve misafirliklerde çeşitli ritüeller uygulanagelmiştir.  Ziyaret edilen ailelerin nüfuzuna istinaden gerek ziyaret edenlerin ziyaret ettikleri yere gösterdikleri saygı, biat gibi bağlar gerekse ziyaret edilenlerin sahip oldukları gücü göstermeleri açısından ziyaretçilerinden bekledikleri ve zaman zaman da zorunlu gördükleri çeşitli ritüeller vardır.

Toplulukların devletleşme sürecinden sonra da bu ritüeller diplomatik bir usul ve adab halini almış ve uluslararası çeşitli standartlar oluşmakla beraber ülkelerce kendi değer ve kültürlürine göre de bazı usuller belirlenmiştir.
Anıtkabir ziyareti ve Anıtkabir defteri de böyledir. Bunların pratikte bir faydaları olması da gerekmez ama sosyolojik ve diplomatik değerler içerirler. 

Örneğin Anıtkabir sadece bir anıt

1.02.2010

Çevrimin dibine kadar yolun var!

0 yorum
Var işte böyle arkadaşlar, n'aparsın Allah vergisi. Çok çalışkandırlar kendileri, o kadar odaklanmışlardır ki yaptıkları/yapacakları işe msn iletilerine bu halleri şahane bir şekilde yansıtırlar: Bilmem ne halt çeviriyorum, çok ama çok yoğunum. Lütfen önemli değilse rahatsız etmeyin, diye.
Ulan dangalak! Madem çok önemli işin var, rahatsız edilmek de istemiyorsun ne bok yemeye msnyi çevrimiçi tutuyorsun? Ya çevrimdışına çık ya da çevrimin dibine git! Ha bir de ecnebice yazmış dangalak namzetleri, çok önemli değilse lütfen rahatsız etmeyin diye.

Çok samimi olsam bu dangalaklığını söyleyeceğim kendisine ama neyse, okul yıllarının hatırası var :)
Benzer dangalaklıklarını zamanında söylemişliğim vardı ama arayı soğuttuk işte.