Kısa dalga yayın

28.09.2007

Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz

Evet ülkenin gündemi belli. Ortalarda dolaşan AKP nin anayasa taslağı etrafından türban ağırlıklı dönen, mevcut anayasada "değiştirelemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" hükmüne karşılık değiştirilmesi önerilen temel maddelerle birlikte yeni anayasa arayış çalışmaları

Ama yanılıyorsunuz, ben bu yazımda bu çalışmalardan değil de başlıkta, merhum Turgut Özal'ın ağzından çıkan sözün ışığında tespit ettiğim bir anayasa gediğine değineceğim.

Benim takıldığım ve tespit ettim gedik mevcut anayasamızın 130. maddesindeki 5. paragrafta yer alan
Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.
şeklindeki hükmü.
Ne var bunda değil mi? Daha ne olsun, mevcut uygulamalarda anayasa ihlali var.
Bu hükümdeki "devletçe sağlanır" tabiri güvenliğin doğrudan devlet elindeki güvenlik güçleri ve kolluk kuvvetleri vasıtasıyla sağlanması gerekliliğini ortaya koyuyor. Yani devlet, isterse öğretim kurumlarındaki bu güvenlik sorumluluğunu hizmet alımıyla özel güvenlik birimlerine devredebilir şeklinde veya benzer bir anlam çıkaramıyorum. Çünkü devletin elindeki güvenlik güçleri doğrudan devlete karşı sorumludur ama özel güvenlik şirketleri kar amacıyla kurulmuş işletmelerdir bir nevi.

Anayasa hükümleri temel alınarak uygulamaya yönelik kanunlar ve yönetmelikler çıkarılarak, hükümlerin yürütmesi sağlanır. Yukarıda bahsettiğim anayasa hükmüyle müteallik 24 Temmuz 1981 tarihinde yürürlüğe girmiş olan "2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun" yürülükte yer alıyordu ta ki 26 Haziran 2004 tarihinde, kapsam kısmında "özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin hususları kapsar." denen
"5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun" yayınlanana kadar.

Yürürlükten kaldırılan kanunun 2. Maddesinde:

Bu Kanun hükümlerine göre korunacak ve güvenlikleri sağlanacak olan yerler; l. maddede belirtilen özellikleri taşıyan ve millî eğitim ve öğretim ve ekonomi ile Devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan baraj, enerji santralleri, rafineri, enerji nakil hatları, akaryakıt nakil, depolama, yükleme tesisleri ve benzeri yerlerle, sivil trafiğe açık Devlet eliyle işletilen hava meydanları ve limanlar, tarihi eserler, ören yerleri, sitler, açık ve kapalı müzeler, sanayî ve ticarî ve turistik tesislerdir.
bu hüküm yer alıyordu.

5188 Sayılı kanunun akabinde 07 ekim 2004 tarihinde "Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" yayınlanıyor İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanıyor. Bu yönetmeliğin 5.maddesiyle de kurulmasına olanak tanınan Özel Güvenlik Komisyonu'na 6. Maddenin b fıkrasında "
Kurum ve kuruluşların talebi üzerine, işyerinin, çalışanların ve tesislerin özel güvenlik birimi kurmak veya özel güvenlik şirketlerinden hizmet satın almak suretiyle güvenliğin sağlanmasına karar vermek,
" şeklinde devam eden yetkiler veriliyor.

Yani çıkarılan 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve akabindeki yönetmelikler esas alınarak üniversitelerde güvenlik sorumluluğu özel güvenlik birimlerine devrediliyor. Bir kanunla, hükümet anayasayı ihlal etme yetkisini kendisinde buluyor ve senelerdir de bu uygulamaya kimse ses çıkarmıyor. Uygulamanın faydaları, zararları ayrı bir tartışma konusu. Esas itibariyle önemli olan dikkat-i nazara alınması gereken ortaya çıkan anayasa ihlalidir.
Anayasa taslağını hazırlayan proflar bunu bilinçli mi yapmış yoksa gayri ihtiyari mi bilmiyorum ama yeni anayasa taslağında üniversitelerin güvenliğiyle ilgili, mevcut anayasa yer alan hüküm kaldırılıyor.

Kafasına türbanı geçirmiş vekiller, köşelerinde ciyak ciyak bağıran yazarlar, hukuk birlikleri de fosur fosur uyumaya devam ediyor tek kaygıları; "vay anam türban geliyor, laiklik elden gidiyor" gibi bir paranoya. Senelerdir bu şekilde miletin dini hassasiyetlerini sömürerek vekiller yerlerinde oturmaya, yazarlar köşelerinde pineklemeye, hukukçular da gözü kör adalatin pençesinde yırtınmaya devam ediyorlar.

Nasıl olsa zamanında merhum Turgut ÖZAL fetvayı vermiş :Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz.

Bir değil, üç değil beş değil. Delik değiş oldu anayasa. Madem ortadaki anayasayı delik deşik etmek için birbiriyle yarışıyor hükümetler, neden yeni bir anayasa peşinde koşuyorlar? Del del, dur. Ne gerek var yeni anayasaya. Zaten delik deşik bir anayasa var elinizde biraz daha delmekten hatta yok saymaktan ne çıkar ki? Zaten anayasalar delinmek için yazılmıyor mu?

Pekala, burada deline hüküm üniversitelerin güvenliğinden çok daha farklı bir konu da olabilirdi. Demek ki önemli olan anayasanın delinmesi değil, ne için delindiği.

Benden, sıradan bir vatandaş olarak bu kadar. Gerisi aydınlara(!) ve siyasetçilere kalmış. Bir de halka tabi ki!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.