Kısa dalga yayın

28.09.2007

Bloglardaki toplumsal hastalık

" Yeni kasetini çıkaran şarkıcı bilmem kim Gülben Ergene şöyle şöyle dedi" veya "Seksi şarkıcı, Hülya Avşar'ın artık tarih olduğunu ve piyasaya verecek bir şeyi kalmadığını söyledi" ya da " Kozanoğlu, Okan yerine atla öpüşseydim daha iyiydi dedi" şeklindeki haberler hepimize medyadan tanıdık geliyor değil mi?

Yeni albüm çıkaranlar, yeni bir dizide baş rol oynayanlar veya oynadığı yeni sinema filmi gösterime gircecekler arasındaki bu sataşmalara hepimiz sanki yanlarındaymışız gibi tanık oluyoruz güzide(!) medyamız aracılığıyla. Bu tür olaylar böyle işlerin bir raconu gibi görünüyor hiç de öyle olmamasına rağmen. Birileri, adım attıkları bir ortamda kendilerine bir edinebilmek, kendilerinden söz ettirebilmek ve mevcut düzen içerisinde kendilerine iyi-kötü düzey kazandırmış kişilerin konumlarından rant sağlama çabasındalar. Bu durum sadece magazinde değil, mahellemizden tutun siyasete, oradan da sanat dünyasında kadar uzanan geniş bir yelpazede halkımıza sirayet etmiş bir hastalık bu. Başka bir deyişle, haset de denebilir buna.

"Bunları biz de biliyoruz bu nereden çıktı şimdi?", diye sorabilirsiniz. Şuradan çıktı; yaklaşık iki aydır bir tarafından adım attığım blog deryasında gördüğüm olaylardan sonra aklıma yer etti. Kendin söyledin toplumsal bir hastalık diye, evet ben söyledim ama birçoğunun sanal diye nitelendirdiği internet ortamındaki genç dimağların bu hastalığa düşmüş olması beni rahatsız etti.

Hani yeniyim ya bu blog olayında, geziyor zaman zaman blogları. Neler yazılıyor, neler çiziliyor diye. Bir sitede rastladım, benim gibi yeni yetme bir blog yazarı Eda Suner isimli birine kafadan kıl olduğundan bahisle girmiş olaya. blograzzi de, kendi bloguna yorum yazmış da birden kıl oluvermiş Eda Suner isimli şahısa. Az çok izini sürdüm olayın nedir, niye kıl olmuş diye ortada mesele yokken. Sonradan farkına vardım ki Eda Suner, bu blog aleminde kendine özgü bloguyla nam salmış bir muhteremmiş. Ondan sonra jeton düştü tabi ki. Eda Suner'in şöhretine kanca atmaya çalışanlar öyle ne bir ne de iki, epey bir kalabalık. Bazı blog yazarları bir blog bile oluşturuvermiş bir kişi adına. Gezdiğim tozduğum bloglar arasında sadece Eda Suner değil bir iki tane daha yazar dikkatimi çekti gözdelik açısından. Birisi wolkanca, diğeri de Arda Kutsal.
Şimdi tutup bu insanların yaptıklarını, ettiklerini değerlendirecek değilim, yapılan edilen ne varsa ortada.

Dedim ya topluma sirayet etmiş bir hastalık diye, çözümü bireylerin bulunduğu yerlerin farkına vararak ne için ne yapmaya çalıştıklarının farkına varmalarında. Yoksa blog dediğin şey ne ki? büyük bir çoğunluğu haber sitelerinin yansısı.

Hiç bu tür şeylere kafayı yormayıp ben de kendime kanca atacak birilerini mi bulsam acaba?

3 yorum:

  1. Ağzınıza sağlık yüreğinize de tabii ki. Bu blog olayını blog küre vs diye abartanlar var. Olay paylaşım güzel şeyler yapmak. Ne var yani sen bilin ben bilineyim dert mi? En önemli hususu kaçırıyoruz. Ülkemizde birileri göz önüne çıkınca hemen karalama kampanyası başlar. Azıcık saksılarını pozitif yönde çalıştırsalar el ele vererek Türk bloggerları bir yerleregetirmeye çalışırlar ama nerde?? Neyse izninizle size teşekkür etmek isterim hem buradan hemde sitemden. Yalnız rica olacak bazı yerlerde Süner yazmışsınız soyadım Suner düzeltirseniz yazı ve etiketlerde sevinirim.

    Saygılar başarılar
    Eda Suner

    YanıtlaSil
  2. Bilginize

    http://www.edasuner.com/bloglardaki-toplumsal-hastalik/

    YanıtlaSil
  3. Reca ederim Eda Hanım. Temennim bu yazının ilgili yerlere ulaşabilmesi. Çoğunluğunu gencecik beyinlerin oluşturduğu bu blog topluluğunun toplumsal hastalıklardan kendisini soyutlayarak daha verimli ve dikkati nazara değer bilgiler ve fikirler üretmesini canı gönülden arzu ediyorum. Bir çok insan şahit oluyor, bir blog sayesinde dünyada neler yaşandığına. Irak'ta işgalci askerlerin kendi yayınladıkları bloglardan sergiledikleri vahşet görüntülerine tanık olmadık mı yakın geçmişte? Yine Irak'ta ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan zalimliklerden dünya bloglar sayesinde gencecik, yaşadıkları buhran beyinlerini kemiren insanların yayınladıkları bloglardan haberdar oluyoruz bir türlü şeyden. Yerinde ve akıllıca kullanıldıklarında blog dünyasının nelere vesile olduğu gözler önünde.

    YanıtlaSil

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.