Kısa dalga yayın

14.12.2011

Sağlıkta Katkı Payı ve Sağlık Harcamalarında Tasarruf Yalanı

0 yorum
Sağlık Bakanlığı sağlık harcamalarındaki artışlarını bahane ederek tedavi ve ilaca katkı payı zorunluluğu getirdi.
Birinci basamaktaki katkı payı uygulaması Danıştay tarafından iptal edildi, 2 sene sonra tekrar uygulamaya konuldu.

Şimdi ise yine sağlık harcamaları, fazla ilaç yazımının önüne geçmek gibi tutarsız bir bahaneyle her reçetede yazılan ilaç başına 1 TL gibi bir ücret getirilmeye çalışılıyor.


Oysaki eczanelerin kullandığı SGK otomasyonunda bir hastaya verilen ilacın kullanım dozu  belli, dozaj bitmeden aynı ilaç yazılamıyor, yazılsa bile eczane o ilacı veremiyor. Sürekli kullanılacak ilaçlar için düzenlenen raporda bile ilacın hangi dozajda ne kadar süre kullanılacağı belli, onun dışında reçeteye fazla ilaç yazılsa bile eczane o ilacı sisteme girerek veremiyor. SGK sistemine hastanın hastalık bilgileri, ilacın dozajı, ilacı veren hastane, doktor bilgisi giriliyor.

Eğer  aşırı ilaç kullanımı söz konusu ise ( ki böyle bir şey bu sistemde mümkün olamaz varsa da hangi noktada yapıldığının belirlenmesi imkanı var) SGK nın sisteminden bunu kimin kullandığı ve hangi doktorun yazdığı gibi verilere ulaşarak bu sorunu kaynağında çözme noktasında Sağlık Bakanlığının elinde müthiş bir imkan var. Bakanlık bünyesinde veya SGK bünyesinde bir teftiş birimiyle bu işi yapan hastaları da, doktoru da eczacıyı da belirlemek mümkün ve son derece kolay. Amaç usulsüz, aşırı ilaç kullanımını engellemekse bunu yapmak için gereken imkan söz konusu kurumların elinde veri olarak mevcut.


Bu nedenledir ki Sağlık Bakanlığının aşırı ilaç kullanımının önüne geçme noktasında katkı payı koyma, artırma yoluna gitmesinin hiç bir dayanak noktası kalmıyor. Bu katkı payı uygulamasının tek sebep kurumları bununla uğraştırmamak usulsüzlüklerin, yolsuzlukların faturasını doğrudan vatandaşa yüklemektir.

1.12.2011

Döneklikteki Tehlike

0 yorum
İnsanlığın doğasında değişim vardır, bir insan ne kadar inat ederse, direnirse dirensin çevre, din, menfaat vs unsurlar tarafından bilinçli ya da bilinçsiz değişim yaşamaktadır.

Gelişim gösteren bir değişim hem bireye hem de topluma fayda sağlar oysa döneklik ani bir sapma olduğundan dolayı bilakis tehlike içerir 
Çünkü dönen kişi döndüğü inanç, düşünce, fikirden dolayı döndüğü noktadan varması gerektiğini düşündüğü noktayı göze aldığında aradaki süreçte telafi etmesi gerektiğini düşündüğü kayıplar için ani bir atılım yapar.

Zamana bırakılan doğal süreç içerisinde varmayı hedeflediği noktaya ulaşamama endişesi döneği paniğe sevkeder. Kaybı telafi endişesiyle tavır,düşünce, inançlar konusunda ifrattan kendisini alıkoyamaz.
İşte bu nedenle sözleri, düşünceleri, inançları sistemsiz, gelişigüzel bir şekilde zuhur eder. Dönekliğin tehlikesi de bu noktadan sonra ortaya çıkar. Döndüğü noktadan itibaren yöneldiği değer içinde kendisini daha da üstün bir noktada hisseder ve bunu da çevresine hissettirmek ister.

Özellikle toplumumuzun  yazarı, çizeri, sanatçısı, siyasetçisi, fikir, bilim insanı içerisinde döneklik sergileyenlerin çoğunun tavırları da bunun göstergesidir. İnançsızlıktan dönen, inananların, siyaseten, fikren, ahlâken dönen yöneldiği değeri daha önceden benimseyenleri bile ağzını açıkta bırakan söylem ve eylemlere girişir hem kendi hem de döndüğü değeri değersizleştiren eylem ve söylemlerin odağı olmakla birlikte döndüğü değerleri de hedef haline getirir.

Döneklik tehlikelidir, hem toplum için hem dönen için hem de yöneldiği değer için.