Kısa dalga yayın

20.05.2009

Eğitimde yazılmamış sahneler

Tv dizilerinde veya sinema filmlerinde (özellikle abd yapımları) genelde seyrederiz okullardaki şiddet sahnelerini. Son zamanlarda bizdeki bazı dizilerde de yer verilmeye başlandı. Örtbas etmekle sorunların ortadan kalkmadığı aşikardır, özellikle sorunlara karşı herhangi bir çözüm ortaya konmaması bu sorunların daha da derinleşip çözümsüzlüğe tam gaz yol almasına sebep olmaktadır. Okullarda öğrencilerin kendi aralarında sergiledikleri ve hatta öğretmenlere karşı yöneldiğini çeşitli şekillerde gördüğümüz şiddet de bu tür sorunlardan en önemlisidir.
Türk Eğitim Sen öğretmenler arasında bir anket yapmış.
Öğretmenlerin yüzde 33.6’sı, öğrencileri şiddete iten en büyük etkenin öğrencinin ailesinden ya da çevresinden şiddet görmesi olarak değerlendirdi. Şiddette diğer etkenler ise yüzde 31.7 ile ebeveynlerin ilgisizliği, yüzde 16.8 ile mafya/aksiyon/korku filmleri, yüzde 8.7 ile eşlerin ayrı olması ve yüzde 4.9 ile bilgisayar oyunları olarak sıralandı. 
Öğrenci ailesine, çevresine, bilgisayar oyunlarına, filmlere yönlendirilen şiddet kaynağı tanımlamasında öğretmenlerin de iki yüzlülük yaptığını düşünüyorum. Suçluyu, sorunun kaynağını hep başka yerde arayarak üzerlerinden sorumluluk atma peşinde oldukları kanaatindeyim. Çünkü öğrenciler arasındaki şiddetin en büyük sebebi ergenlik döneminde hayatta varoluş duygusunun olması gerektiği gibi yapılandırılmayıp, yaşadığı hayatta varolmayı fiziki olarak gücünü ispatla yapılandırmalarına sebep olunmaktadır. Öğrencilere fiziki güç dışında güven duyacakları herhangi bir yetenek öğretilememiş olmasındır, bunların başında gelen. Bu yanlış yönlendirmede en büyük sorumluluk öğretmenlerde diye düşünüyorum çünkü bu sorunların baş gösterdiği orta öğretim düzeyinde öğrenci ailesinden çocuk okul ortamında bulunmaktadır.
Erkek bir öğretmenden en ufak azar işiten bir ergen, verecek cevabı olmadığı için içinde beslediği öfkeye yenik düşüp elindeki tek güç olarak gördüğü fiziki kuvveti (kaba kuvveti) kullanarak bir öç alma duygusu içine girmektedir. Eğer sınıfında güçlü bir arkadaş çevresi de varsa intikam sınıf içinde kaba kuvvetle alınmaktadır. Neyse derine girmeye gerek yok koca okumuş yazmış öğretmen kısmısına psikoloji dersi verecek değilim. :) Hepsi de kendilerinden öncekiler gibi  sorunlarını çözemedikleri gençlik döneminin içinden süzülüp çıkmış insanlar.
Öğretmenlerin ve eğitim camiasının ellerini başının arasına alıp; filmlere, aileye, filmlere suç atmadan önce yaptığımız bu hatadan en az hasarla bu çocukları nasıl kurtarırız diye bi düşünmeleri lazım. Çocuklarından ellerinden tutmaya, girdikleri bataklıkta çırpınarak boğulmalarına engel olmaya çalışmalılar çünkü o bataklıklardan kendi başlarına çıkmayı başardıklarında başta kendileri, sonra aileleri ve nihayetinde de toplum için hastalıklı bir ruh haliyle intikam duygusuna sarılmaktalar. Ellerine geçen her fırsatta da maldan, cana kadar bu intikam duygularını tatmin etme savaşı içine girmekteler. Öğretmen ya da hoca artık ne derseniz; ergen çağlarında çocuğun aileden de çok güvendiği bir limandır, arkadaş ve aile çevresine göre bir kaledir.  Eğer çocuk sorunlarında bu kaleye sığınamaz da ayazda kalırsa o zaman tek kalesi kaba kuvvet olur. Sonrasında bu kaleyi ne aile, ne din ne de eğitim yıkabilir ta ki kendisi bununla bir yere varamayacağını anlayana kadar.
Şimdi bi düşünün (kendi öğrenciliğinizde belki tanık olmuşsunuzdur) en ufak bir terbiyesizliğe, huzursuzluğa kaba kuvvetle tepki veren öğretmenlerden kaç tanesi okulda veya dışında öğrenci şiddetine maruz kalmıştır acaba? Ben kendimden cevap vereyim, hiç! Çünkü öğrenci, bırakın kaba kuvveti en ufak bir terbiyesizliğin bedelini fiziken ödediği için fazlasında daha sert bir tepki alacağını bildiğinden cüret bile edemez.
Ama şiddet şiddet nereye kadar? Bütün öğretmenlik müfredatına savunma sanatları dahil edilemeyip, öğretmenlere önerilemeyeceği için aksi yönde atılacak adımlarda da öğretmenlerin sorumluluğu büyüktür. Yel değirmenlerine suç atıp sıvışamazlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.