Bu ismi hep (Birileri bunları görmezden gelip farkılı şekilde yaftalanmıştır ama ) Türk dünyasına ilişkin efsane araştırmaları ve 2. Dünya Savaşı esnasında Azeri mültecileri Rusya'ya iade etmeyi kafasına koymuş İnönü'nün karşısına 23 yaşında dikilip hesap soran, ardından kendine 1944 Türkçülük Turancılık davası sorgulamalarında nerdeyse yapılmadık işkence bırakmayanlara inat devletinin Başkanına (İnönü'ye), ABD'deki Ermeni lobisini karşısına alarak, sahip çıkacak kadar cesur bir şekilde destek veren topluluğu bir araya getiren bir cengaver olarak bildik. Basımı yapılmayan kitaplarına ulaşmak mümkün olmasa da dilden dile dolaşan hayatı ve eylemleriyle milliyetçi/Türkçü gençlerin gönlünde tath kurmuş bir insan.
Şahsen bu efsanenin hayatta olduğunu bile bilmiyordum. Ama Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı sayesinde bu akşam tekrar verilen "Teke Tek Özel"de görme ve dinleme şerefine kavuştum. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Umarım ki yaşayan bu 88 yaşındaki efsaneye tvde ve basında daha fazla yer ayrılır ve hayattayken kendisinden daha fazla faydalanabilelim ki Nihal Atsız'ın, kafatası ölçerek türklük tespiti yaptığı gibi benzer hurafelerin olmadığı bazı kuşbeyinlilerin dimağına iyice bir işlensin.
Kafatası ölçme meselesi bir sohbette söz konusu olur ve kendisinden kafatasını ölçmesini isteyen Atsız'ın kafatasını ölçen Türkkan, Atsız'ın kafatasının Türk-Turani ölçülere uymadığını söyler. Atsız bunun ardından sinirlenir fakat Türkkan; kafatası ölçmeyle insanın ırkının belli olamayacağını bu ölçümün antropolojik bir yöntem olduğunu belirtir.(Hurafe için bknz.) Türkçülük karşıtlarının o zamanlardan bir koz olarak söylem haline getirdikleri "kafatası milliyetçiliği" söylemi de bu şekilde çökmüş bulunmaktadır. Çünkü Türkkan asla bu tür yaklaşımlarda bulunmadıklarını ve kimseyi kafatası ölçüsüne göre Türktür veya değildir diye nitelendirmenin bilimsel olmadığını belirtmektedir.
Atsız ile Türkkan'ın aralarının açılması ise bu kafatası meselesinden değildir. O zaman Türkkan'ın çıkardığı dergide yazıları yayınlanan Atsız'ın hakaretamiz cümleleri artıp da dergi kapatılınca Türkkan, Atsız'ın yazılarına sansür uygular. Bundan sonra Atsız kendisi bir dergi çıkarmaya başlar ve Türkkan aleyhine etnik iftira ve hakaretlerde bulunur. Bu süre içerisinde Zeki Togan, fikri mücadelenin, egolara yenik düşürülmemesi gerekçesiyle ikisini bir araya getirerek barıştırır.İnsanların fikirlerinin çarptılması, anlaşılmaması o fikirleri ortaya koyanların suçu değildir. Birine ne anlatırsanız anlatın alacağı kapasitesi kadardır. Neyse...
Umarım bu yayınlardan sonra Türkkan'ın o bulunmayan değerli eserleri yeniden basılır da bizler de faydalanma imkanı buluruz. Benzer ilgi ile Kazım Mirşan'ın kitaplarının da yeniden basımına ön ayak olunur belki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.