Kısa dalga yayın

12.05.2009

Bir ki üç, adli tıp!

Bu ülkeden bazı insanlar sanki ilahi bir el tarafından milletin gözü önüne çıkarılıyor. Bunlardan sonuncusu,Doç. Dr. Ayten Erdoğan, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi.
Geçen ay Adli Tıp Kurumundan istifa etmişti. Şu Üzmez olayına istinaden en son "yine aynı raporu verecekler" demişti.
Bu akşam Star Haber'de Uğur Dündar'a anlattıklarının bir kısmını yayımladılar. İnsanın tüylerini diken diken edecek şeyler.
En başta geleni ise taciz, tecavüz davalarında mağdur hakkında verilen "ruh sağlığının bozulup, bozulmadığına" ilişkin kararlar. Mahkeme karar vermek için dosyayı ve mağduru üniversite hastanesinde çocuk psikoloğuna gönderiyor, çocuk psikoloğu genelde "ruh sağlığının bozulduğu" yönünde karar veriyor fakat itirazlar vb sebeplerle dosya adli tıpa gönderiliyor ve uzman kararlarının neredeyse hepsi, içinde çocuk psikoloğu bulunmayan kurul tarafından aksi şekilde "ruh sağlığı bozulmamıştır" diye değiştiriliyor.
Ve bu değerli insan göreve başladığından beri eline aldığı her dosyada istisnasız aynı uygulamayı (uzman görüşlerinin, içinde bir tek dahi konu uzmanı olmayan kurul tarafından değiştirilmesini) gördüğünü belirtip, istifa ediyor. Ceza kanununda cinsel istismar davalarında
103/6 : Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
dediği için  mağdurun "beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde” Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor istenmesinin bir hata olduğunu ve cinser istismar davalarında bunun sorulmasının dahi büyük hata olduğunu, hüküm verirken  "ruh sağlığının bozulduğu" önkabulü ile davaya bakılması gerektiğini söylüyor ve bunu da dünya çapındaki uzmanların görüşlerine atıfta bulunarak dile getiriyor. Cinsel istismar davalarında bu önkabulün göz ardı edilerek görüş sorulmasının bile bir hata olduğunu dile getirerek, bu yönde verilen kararların AİHM nezdinde tazminata müstehak  olduğunu söylüyor.
O kısa bölümden sonra asıl programı seyretmekten, içim kaldıramayacağı vazgeçtim. Bu kadar önemli bir konuyu gündeme getirdiği ve adaletin yolunu açmaya çalıştığı için kendisine, bu ülkenin bir  vatandaşı olarak teşekkürü  borç biliyorum.
İnanıyorum ki bu insanların üzerinde ilahi bir el var ve düzeltilmesi gereken haksızlıklara işaret ediyorlar. Umarım iktidar ve diğer siyasiler bunu bir an evvel görürler de bir çözüm için çalışmaya başlarlar. Tabi bu konuyla birlikte yeni kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı, "egeli muhafazakar" milletvekili Selma Aliye Kavaf'tan da artık siftah bekliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.