Kısa dalga yayın

3.10.2007

Facebook, o da ne?

Tam internetteki deryadan elimi ayağımı çekip, birbir şifresini hatırladığım üyelikleri iptal etme ve ortadan kaldırma aşamasına girmişken gelen kutuma düşen, İzmir'den İsmet Abi'nin facebook a çağrı (Kurtuluşa çağrı gibi oldu, neyse) mesajını gördüm. İlk başta silmedim tabi hele bir dursun dedim. Bir zaman sonra facebook tutukusu blogları gazetelerinin teknoloji köşelerini sarınca ben de cazibesine kayıtsız kalamadım. Davete icabet edip üye oluverdim. Üye oldum da başım göğe mi erdi? Hayır. Baktım, baktım genelde blog dünyasında ve forum cemaatlerinde mevzu bahis olan ne varsa bir anda yığılıvermiş facebooka. Sanki adamlar bizimkilerin bu akınını öngörüp de yapmışlar projeyi. İlgimi çeken tek konu bazı internet sitelerine de konu olan seksenlerde varolmuş olmanın dayanılmaz hafifliği oldu. Bir iki gün yazılanlara takıldım ben de bir şeyler yazmadım değil. Sanki daha evvel taşınmış mahalle arkadaşlarımla bir masa başında sohbet ediyormuşum hissi verdi ilk başta, sonrası bildik bunalım tabiki. Geçmişe özlem ve bir anlık hasret giderme ardından sıkılmaya başladım. Facebooktaki bu geçmişe hasret sevdamızdan da kendisine görev çıkaran kimi yazarların olduğunu gördüm gazetelerde. Facebooktaki bu seksenler sevdasından esinlenip yazı döken yazarstarlara da rastladım tabi ki. (Gazeteport'un yazara aranıyor- benim deyimimle yazarstar- yarışması benim için güzel bir zaman geçirme aracı oldu itiraf edeyim. Geleneksel köşe yazarlığı eğilimden farklı nadir yazılar yer alıyor, bunları bulmak da bir şans meselesi o kadar yazı içinden)

Bu mecrayı çözüp de çeşitli uygulamalarına dahil olmuş şahsiyetler facebookun özünü yakalayamadığımı iddia edebilirler. Uygulamalarına baktım; oyunlar, fal, günü çıtır vs çeşitli şeyler. Kendi profil sayfana ekleyip arkadaş grubunla paylaşabildiğin aktiviteler. nebilim şimdi uyuyor, nebilim işte gibi çeşitli durumsal bildirimler. Çok da sosyal bir varlık olmadığımdan kendi adıma birşeyler bulamadım. Nasıl olsa nebilim.net bana yetiyor; demek istedikleri diyorum, göstermek istediklerimi gösteriyorum vs vs. Ee ben ne anlarım trendden mrendden, facebook gibi bir nimet üzerinde nerede ne zaman ne halt ettiğimi, nereleri gezip tozduğumu, sanal olarak arkadaşlarıma bira ısmarladığımı, videolarımı, müziklerimi yayınladığımı insanlara duyurmak gibi imkanlardan faydalanmamışsam. Sezarın hakkı sezara; internet üzerindeki farklı sitelerin sunduğu hizmetleri bir araya toplayan tek bir üyelikle bütün bunları kullanıcısına sunmayı başarabilen fevkalade bir sistem. Ama bana göre değil o başka. Zaman geçirmek için muhteşem bir ortam. Belki farklı amaçlarla kullanabilecek müstesna şahsiyetler çıkınca daha da eğlenceli olabilir. bu yönden Tuncay Özkan'ın işine yarayabilir görünüyor, hazır bizkackisiyiz ciler de orada örgütlenivermiş. Koy gruba şu gün şurada toplanıyoruz diye bi event (eylem) tamam bütün(!) grup üyeleri o zaman orada. Veya akp teşkilatı da benzer bir çalışmayı facebook üzerinden yapabilir; siz o kadarsanız biz de bu kadarız diye. Bu tür konularda faydasıolacağı kanısındayım.


İşin asıl güzel yanı gazetelerin teknoloji eklerine ve köşe taşlarına-pardon köşe yazarlarına- bu buhranlı zamanda yazacak farklı bir konu sunmuş olması. Asrın icadı, geleceğin yaşam biçimi gibi bir sürü zırva. Ulusal gazetelerde her gün bir yazar bu konudan bahsediyor, aynı gazetenin yazarları - anlaşmalı mı bilmiyorum- gün aşırı yazılarına konu ediyor. (Bir kaç örnek) Yazarstarın yeni etabında dahi hiç yoksa en az dört tane bu konuyla ilgili makale gördüm.

Nebilim ya, bu da bir tür toplumsal hastalık gibi geliyor bana, aynı kaza veya belediye kazısı olan bir yere civardaki bütün halkın toplanması gibi bir şey. second life da böyle bir akından nasibini almıştı. Pireyi deve yapıyoruz her konuda. Facebook'tan son bir haber, microsoft %5 gibi bir hissesine 400 milyon dolar gibi bir meblağ ödemeye hazırmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.