Ağırlıkla dostlarımın ve site ziyaretçilerinin ilgisine mazhar olan bu slogan hakkında açıklama gereği hasıl olduğundan bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Savaşma seviş; hemen hemen hepimizin malumu kırk yıldır dillerde, hippilerin yaşam felsefesinden doğmuş savaş karşıtı bir slogan. Hippilerin ekseriyetle dumanlı olan kafalarından savaş karşıtlığını, dumanlı kafalarıyla sevişmekten başka bir şey düşünemeyen muhalif grup olarak ortaya koyabilecekleri belki de o zamanın kültürünün ortaya çıkardığı bence çok muallakta kalan fakat kendine, zorla da olsa başka bir seçenek olmadığından yer edinmiş, dile getirildiği bir slogan.
Ezel Akay'ın yönetmenliğiyle hiciv ve taşlama unsurlarının ağırlığıyla beyaz perdeye yansıyan "hacivat karagöz neden öldürüldü" isimli filmde, zamanı yerinde tasvir edebilmek amacıyla günün varlık gösteren dili kullanılmıştır. Kendisinden oldukça uzaklaşmış ve medya sayesinde Karadeniz ve Güneydoğu şivesi dışında Türkçe'nin diğer renklerinin haricinde baskıyla karşı karşıya kalan kesim tarafından filmde kullanılan dil konusunda sertçe eleştiriler ortaya çıkmış. Filmde kullanılan dile yetiştiğim topraklar sayesinde yabancı olmadığımdan daha bir hayranlıkla seyrettik kardeşimle beraber. Filmin akışında Eşrefoğulları Beyi Moğol Hakanının baskısından sıyırmak için, hakana biat ettiğini anlatan bir mektuba çok da değerli bir elması (Kaf-i nur) hediye olarak katar ve elçisine verir. Bu durumu da malum sloganı filmdeki dil itibariyle "cenk itme,sevüş" sözüyle dile getirir keyfine düşkün Bey.
Kardeşim bu sözünü çok beğendiğinden diline pelesenk ediverdi anında. Yalnız bana dildeki söyleyişin güzelliğine rağmen bir boşluk kalmış havası verdiğinden dolayı az biraz kafa yormaya başladım. Savaşmaya seçenek olarak ortaya konulan "sevüşme" fikri beni datmin etmedi elbette. Çünkü genelde savaş meydanında veya ortamında karşıda olanlar aynı cinten bireyler oluyor yani bu slogan insanları vahşice bir davranıştan alıkoymaya çalışırken başka bir vahşi-doğaya aykırı-iğrenç bir davranışa sevkediyor, eşcinselliğe :) (Ama gerçek bu) Bu düşünce fırtınası içinde aklıma memleketimde (Erzurum'da) sohbet ve dostluk konusunda katı bir şekilde bağlayıcılığı olan çay geldi. Hani derler ya "bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" diye, bizde de bir demlik ( İçilen çay bardakla değil demlikle ölçülür) çayın hatırı kırık yıl değil ömür boyu sürer. Bu sebepten dolayı "sevüşme fikri yerine çayı kullanma fikri ortaya çıktı. Hem çay sadece Erzurum'da değil memleket sathında ayrı bir yere sahiptir. Bütün bunları harmanlayınca ortaya "Cenk itme, çay iç!" sloganı ortaya çıktı.
Meramımı dile getirmiş ve merak edenlerin de merakını gidermiş olduğumu düşünüyorum.
Cenk itme, cay iç!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.