Bu yaşıma kadar duymuş olduğum en ürpertici soru bu : Siz, hiç hediye olarak işgal edilmiş bir vatan toprağı aldınız mı?
Hediye...
Vatan toprağı...
Ve işgal edilmiş!
Bu soruyu duyunca hissettiklerime, yeryüzündeki bütün lugatların barındırdığı kelimelerin tercüman olamayacağını anladım. Öyle bir çarpılma ki; dile getirmek istediğim her hece küçük dilime asılıp intihar ediyor.
İşgal nedir, haberlerden biliyorum. Vatan toprağı, her hücreme kadar hissediyorum. Ve bu soruyu sormak, bu soruyu dile getirtecek bir eylemi gerçekleştirmek diyorum.... Devamını getiremiyorum.
Bir ülkenin evlatları, kardeş belledikleri başka bir ülkeye ancak bu kadar inanır, güven duyar ki; bu güveni bir evlat babasına dahi duymaz, biliyorum.
Vatan diyorum! Bir dünya haritası koyup önüme, görmek için ama hayır, bütün kırmızı çizgiler binbir panikle kaçışıyor harita üzerinde.
Devletime, ülkeme, milletime, halkıma, bana güvenen, inanan insanların daha nerelerde varolduğunu bilmediğimden...
Bu insanlar, bizim gardaşlarımız, getirip devletimin kucağına koyuyor vatanı! Bundan sonra Türkiye, eğer hala daha dünya siyasetinde ben de varım diyebilme cesaretini, yürekliliğini gösterebilirse eğer, ya kendisine inanan milyonlarca insana ve üzerinden planlar yapanlara ne kadar büyük olduğunu, herşeye rağmen göstererek; varolduğum sürece sonuna kadar bu dünyada ben de varım der ya da bu saatten sonra anlamını kaybetmiş sözde haritalardaki kırmızı çizgilerin içinde olmakla kendini tatmin eder. Biz de vatan diye dökülmüş ağıtlarla, mısralarla kendimiz kandırırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.