Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim.*

Benim ülkemin ve dünyanın yaşadığı bazı gerçekler var ki onlar da benim rüyam oldu hatta rüyadan öte kâbusum oldu. Ben sıradan bir vatandaş olarak başımı yastığa huzurla koyamıyorum. Gözlerimi kapar kapamaz birileri kollarımdan sıkıca kavrayıp zindana atıyor bedenimi. Buz gibi taşlar üzerinde çırılçıplak, hareket etmeye takati olmayan bedenimi, kara zindanın bir köşesinden kanlı bir el uzanıp ayak bileğimden yakalıyor ve son sürat yerin dibine çekiyor. Kafamı, kollarımı, bacağımı ne olduğunu bilmediğim bir yerlere çarparak kapkaranlık, nar gibi sıcak, yerden kan fışkıran bir çölün ortasında buluyorum kendimi. Gökten, suratları kan revan içinde bebekler yağıyor dillerinde merhamet, merhamet nidalarıyla. Ve tankların üstünde gard almış, alınlarına Davut yıldızı kazınmış askerler gökten merhamet dileyerek yağan bebekleri ıskalamadan silahlarıyla dipçiklemek için çaba sarfediyorlar.
Ben ağlamaya bile cesaret edemiyorum bu çölde ve babamın seslenmeleriyle bağırtılar eşliğinde doğrulup sabır çekiyorum yatağımda.
İşte böyle, Luther King! Senin rüyan gerçek olurken dünyanın gerçekleri insanların kabusu oluyor. Ve senin rüyanın gerçekleştiği noktada insanlığın rüyası gerçeklerle tarihe gömülüyor.
Gerçekleşen rüyalarla, kabusa dönen gerçeklerin karşıslaştığı meydanda insanlık, bir yanlışın bütün doğruları götürdüğü bir sınavda kan ağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.