Şu uygar dünyada tahammül edemediklerimin içerisinde ceza hukukunun suçluları ıslah etme sevdası geliyor. Suçluyu, hele ki cinayet, tecavüz, ırza geçme (çocuklara karşı yapılanlarını aklıma bile getirmek istemiyorum) gibi suçları işleyenleri ıslah etmeye çalışmak topluma ve suç mağdurlarına karşı işlenmiş bir suç gibi geliyor bana. Caydırıcılıktan öte suçluyu teşvik etmeye yönelik cezalara tahammül edemiyorum.
İdam gibi cezanın infaz şeklini de önemsiyorum:
Yağlı ilmek boğaza geçirilir. Birkaç basamak ile yüksek bir nesneye çıkarılır. Bu sandalye olabilir. Ayağını yerden kesecek kadar. Bir tekme atılır ve kişi sallanır.(sallanma tabiri) Bu idamın felsefesinde ip tıpkı bir köleye ve köpeğe takıldığı gibi boyna takılır. Mesaj şudur: "Sen işlediğin suçla şeytanın bir kölesisin. Bunu boynuna takıyor ve hayatına son veriyoruz."Bu yüzden İran'ın ve benzer ülkelerin idam cezalarını infaz görüntüleri midemi bulandırıyor. Cezanın infazı, insanın varlığına son verirken dahi saygı uyandırmalı cezayı kesen otoritenin insanlığa duyduğu saygı açısından. Bir vinçin ucunda sallanan bok çuvalı gibi asılmış cesetleri teşhir etmek idam değil bir rezillik ve o cezayı kesen otoritenin suçu cezalandırmaktan ziyade toplumu cezalandırmasıdır. Başta da bahsettiğim gibi suçları işleyen suçluyu ıslah etme çabası hem insanın varlığını hem de oluşturduğu toplumu yok saymaktır bence. İdam cezasını uygulamamak, kaldırmak bence ilkelliğin ta kendisidir.
Ayakla tekme ise işlediği suçtan ve günahtan dolayı hakir görmeyi simgeler.*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.