
Ardından ülkemizde yaptığı basın toplantısında bütün devrimlerin bir travma ile neticelendiğinden falan bahsetmiş. Bir toplumun bir gecede dili değiştirilmiş, giysileri değiştirilmiş vs gelişmelerden bahsederek travmanın sebebi olarak bunlardan söz etmiş.
Cumhuriyet devrimlerinin travmaya sebep olmadığını iddia edenler halt etmiş!
Evet, halt etmiş! Çünkü cumhuriyet devrimleri toplumun bir kısmısında travmaya sebep olmuştur. O bir kısımısı da zamanın işgalci güçlerinin eteklerini yalayan, özgürlükten bihaber iktidar yalakası, özgürlüğü güçlü ve zalim olana baş eğmek olarak telakki etmiş şıh kesiminin başını çektiği insanlardan teşekkül etmiş bir topluluktur.
Bunlar ki sırtlarında şalvar, cübbe, başlarında sarık, ellerinde tesbihle; cumhuriyet devrimleriyle gelen, kılık kıyafet kanunu diye nitelendirilen "Bazı Kisvelerin Giyilemiyeceğine Dair Kanunu" dinlerini elinden alan bir kanun olarak nitelemekteler. Yani bu kişiler, ayet ve hadislerle riya ve sahtekarlık olarak atfedilen "daha dindar görünmek- sünnete uyma kılıfıyla bezenmiş-, bir nüfuz edinmek amacıyla giyinmeyi " kendilerince İslamın ve imanın şartları arasına sokmaya çalışmışlar ve hala daha devam etmekteler. Oysa ki o kanun, din adamlarının giyinmesini, devlet memurunun giyinmesini düzenler ve bağında bahçesinde, tarlasında çalışan, hayatını devam ettiren insanı zora koşmaz sadece önerir.
En başta Mustafa Kemal devrimleri halkın dilini değil, alfabesini değiştirmiştir. Zamanında 12 milyon nüfuslu, %9 gibi bir okuma yazma oranına sahip bir ülkede alfabe devrimi ne kadar bir travmaya sebep olabilir ki? En basitinden insanları , okuyamadığından dolayı Arap harfleriyle yazılı sigara kağıtlarına Kur'an yazısıdır diye kutsaliyet atfetmekten kurtarmıştır. Bu da doğal olarak halkı din açısından sömüren, özgürlük için savaşan insanları dahi din, iman düşmanı ilan eden bu mutaassıp, yobaz kesime zor gelmiştir. Çünkü öğrenen insanı, bilen insanı kandırmak eskisi kadar kolay olmayacaktır. (Doğuda ve güneydoğuda hala daha aynı zulümü gören insanlar var ne yazık ki) Arapça'ya Arab'a kutsaliyet atfeden insanlardan, Kur'an'a ve İslam'a saygı göstermeyi bilen insanlara bu yolda ışık tutmak da travma olsa gerek Fırat'a göre.
O zamanki travmayı atlatamayan ve nesilleri boyunca devam ettiren cumhuriyet düşmanları çeşitli kisveleri sembol olarak kullanıp dinin bir şartıymış gibi öne sürmeye halen daha etmekteler.
İşin üzücü ve umutları kıran tarafı ise din, iman, Allah diyen bezirganlara halkın hala daha teveccüh göstermesi. Her sakallı dedem olmadığı gibi her cübbeli ve sarıklı da evliya değildir, bunu ununtmamak gerekir. İbni Meymun, Lawrence, Seyduna (Hasan İbni Sabbah) gibi insanların İslam bayraktarlığı adına yaptıklarını bir durup da düşünmek ve tartmak gerekmektedir.
(Ülkemizde AKP'nin dışında herhangi bir iktidar partisi yurtdışında mülakat vermeye, devletini AB ve ABD'ye şikayet etmeye bu kadar meraklı ve cüretkar olmuş mudur? Çok merak içerisindeyim, hani olur ya benim cehaletimdendir görmemiş, duymamışımdır. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.