Kısa dalga yayın

9.04.2008

Benim oyum niye dağdaki çobanla eşit değil?

Aysun Kayacı sayesinde taaa Aristo'dan beri süregelen bir tartışma gündeme geldi. Aysun Kayacı, "benim oyum niye bir çobanın oyuyla eşit?" diyerek bir sorgulamaya gitti. Kendisinin, vergisini verdiğini vs vatandaşlık sorumluluklarını yerine eksiksiz getirdiğini söyleyerek bu ülkede kaçak elektrik kullanan, üretime katkısı bulunmayıp yardımlarla geçimi sürdürenlerle eşit oy hakkı olmaması gerektiği konusunda bir sitemde bulundu.

Bu konuyla ilgili gazeteport yazarlarından Ali İhsan Karacan bir makale yazmış. Bir kişi, bir oy başlığıyla kaleme alınan yazıda herkesin bir oy hakkı bulunduğundan bahsediyor çeşitli referanslara başvurarak ama asıl konunun bu olmadığını savunuyor. Karacan' ın makalesine istinaden YSK dan 2007 Genel Seçim sonuçlarıyla ilgili bir ülkenin dört yanından değerler vereyim. "Herkesin bir oy hakkı olmasına rağmen bu temsile neden yansımıyor?" asıl bunu sorgulamak lazım çünkü vereceğim değerlere bakınca oy hakkının eşit olmasına rağmen eşit olmayan başka birşeyin olduğu ortaya çıkıyor.







Seç.Bölg. Parti Aldığı Oy MV Sayısı 1 MV Çıkaran oy
Sinop AKP 52.052 2 26.026
Sinop CHP28.800 128.800
HakkariAKP29.5132 14.756
HakkariBĞMZ49.560 1 49.560
Hatay AKP 261.971552.394
HatayCHP199.838366.612
IğdırAKP18.672118.672
IğdırBĞMZ26.175 126.175
İzmir 1AKP333.434566.686
İzmir 1CHP370.2075 74.041
İstanbul 1AKP939.027 1372.232
İstanbul 1CHP639.723879.965

Manzara bu şekilde; bir seçim bölgesinde 79.965 kişiyi 1 MV temsil ederken başka bir beçim bölgesinde 14.756 kişiyi 1 MV temsil etmekte.

  • Siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğuna inanmıyorum. Partiler olmadan da siyaset yapılabilir diyorum. Daha da diyecemlerim var ama sırası gelince.
  • Bir yandan siyasette kurumsallaşma teşvik ediliyor diğer yandan kurumsallaşmaya çalışan siyasette adil bir düzen yok. 5 e 1, İstanbul'da 5 kişinin TBMM de temsil hakkına karşılık Iğdır'da 1 kişinin temsil hakkı var.
  • Bağımsızlar konusuna gelince onlarda da durum vahim: Bağımsız temsil oranına baksan kendi aralarında da partilere nazaran da 1 e 2.
  • Ayrıca demokrasiyi geliştirmek adına partilere yapılan yardımlara bir bakın. Yine isabet oldu Melike İlgün yazmış.

Ve Kasım 2002’den Temmuz 2007’ye kadar olan yaklaşık 4.5 yıllık süreç boyunca bu beş parti yaklaşık 729 milyon YTL yani yaklaşık 600 milyon dolar tutarında hazine yardımı aldı. Ve bu para; AKP’ye yaklaşık 300 milyon YTL CHP’ye yaklaşık 170 milyon YTL DYP’ye yaklaşık 84 milyon YTL MHP’ye yaklaşık 73 milyon YTL
GP’ye yaklaşık 64 milyon YTL olarak dağıtıldı.

... Ve sonra 22 Temmuz 2007 seçimleri geldi. Senin benim cebimdeki parayı ırtıklamayı hak sayan partiler analarının ak sütü gibi helal olan bu trilyoncukları ne kadar hak ettiklerini 22 Temmuz 2007 seçimlerinde gösterdi.
Meclise sadece üç parti girdi. Sadece üç parti yüzde 7’yi aşıp hazine yardımı almaya hak kazandı.

Peki bu üç parti, yani AKP, MHP ve CHP bu kez senin benim cebimden ne kadar tırtıklayacaktı? İşte soru buydu. Ama bu soru cevabını öğrenince benim için sorun oldu. Zira bu rakam yasalarda hazine yardımının bütçenin 5 binde 2’si olarak yapılacağının sabit olması ve Gayri Safi Milli Hasıla’nın da artması nedeniyle epey yükseldi, bir milyar dolara vardı.
Yani olan şu. AKP,CHP ve MHP’ye önümüzdeki beş sene içinde senin benim cebimden bir milyar doları yani bir milyar 300 milyon YTL’yi uzanıp alıverecek. Eğer benim gibi YTL’yi hala tam kavrayamayanlardansanız bu miktarın eski parayla 1.3 katrilyon TL yaptığını hatırlatayım size…

Peki bu neyin nesidir, temsilde adalet vızırtıları n'oldu diye düşünüyorsanız Milletvekili Seçimi Kanunu'na bir göz atın derim. Aslında göz atsanız da pek anlaşılır değil : " İllerin çıkaracağı milletvekili sayısının tespitinde toplam milletvekili sayısından (...) her ile önce bir milletvikili verilir. Son genel nüfus sayımı ile belli olan Türkiye nüfusu, birinci fıkradaki illere verilen milletvekili sayısı çıkarıldıktan sonra kalan milletvekili sayısına bölünmek suretiyle bir sayı elde edilir. İl nüfusunun bu sayıya bölünmesi ile her ilin ayrıca çıkaracağı milletvekili sayısı tespit olunur.(...) nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerin nüfusları ile artık nüfus bırakan illerin artık nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konulur ve ilk hesapta iller arasında bölüştürülmemiş bulunan milletvekillikleri bu sıraya göre dağıtılır.
Son kalan milletvekilliğinin verilmesinde, iki veya daha fazla ilin eşit nüfus veya nüfus artığı göstermesi halinde, bunlar arasında ad çekilir."
  • Yani; her ile öncelikle 1 milletvekili verilmesi ve nüfusları milletvekili çıkarmaya yetmeyen iller ile artık nüfus bırakan illerin işin içine girmesi meselesi bu olayı anlaması zor bir hale getiriyor. Neticede eşitlik haksızlık durumunun ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Yani Aysun, anacım; sen canını boşuna sıkma ne senin oyun bir çobanın oyuna eşit ne de çobanın oyu senin oyuna.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.