Kısa dalga yayın

29.01.2008

Milliyetçi hareketin oy tutkusu(!)

Bahçeli’nin tavrı, oy uğruna siyasete alışmış siyasetçilere popülist geliyor, sadece siyasetçiler değil her kürsüye/meydana çıkan siyasetçinin ağzından çıkanları potansiyel bir oy olarak dinleyen vatandaşa da inanılmaz geliyor bu tutum.

Herkesin ağzında bir sakız çevirip duruyorlar; Bahçeli yerel seçimlere yatırım yapıyor.

Oysa ki hepsi yanılıyor çünkü Bahçeli şahsında MHP millet için siyasetin faturasını her seferinde ödemeyi göze alarak siyasetini yürütüyor.

MHP’nin bu siyaseti öyle üstünkörü bir siyaset değil. Ki Bahçeli, tabanını dahi kaybetmeyi göze alarak parti teşkilatında bir dönüşüm başlattı. Türk milliyetçiliğiyle yoğrulmuş dimağlara alışması ve kabullenmesi zor gelse de bu böyle. İlk başta MHP, tabanından derin devlet dedikodularıyla gündeme gelen isimlerle bağını kopardı. Hareketin eyleme dönük yüzü olan isimlerle organik bağını kesti. Türkiye’nin en dinamik teşkilatlanması olan “Ülkücü gençlik” dahi eylemsizliğin en büyük tepki olduğu prensibiyle sokaklardan el ayak toplayarak ocaklara çekildi. Münferit hareketler elbette bu durumun istisnası bir de şehit cenazeleri. Hatta o kadar ileri gitti ki çeşitli sendikaların ve STKların “Teröre lanet mitingi” adıyla düzenledikleri mitinglere dahi bir elin parmakları sayısınca ülkücü katılıyordu bu da münferitti.

Bahçeli’nin MHP’deki siyaset dönüşümü 28 Mayıs 99’da DSP ile girdiği koalisyonda kendini göstermeye başladı. Rahşan ECEVİT’in parti geçmişi hasebiyle mensuplarına hakareti bile dikkate değer bulmayarak koalisyona girdi. MHP’den bu tavrı beklemeyenler boş durmadı elbette. Milli görüş içinde yenilikçi bir hareket diye Erdoğan, Gül ve Arınç troykası öncülüğünde AKP doğdu. Neredeyse ülkede söz konusu bütün partilerin mecliste olması ve bu esnada baş gösteren ekonomik kriz sebebiyle başlayan psikolojik harekatta halka, ülkenin yeni bir nefese ihtiyacı olduğu hissettirildi. Bu ihtiyacı karşılayacak enerji olarak da kamuoyu tarafından (STK ve medya) AKP işaret ediliyordu. DSP de Hüsamettin Özkan, İsmail Cem ve çıban başı Kemal Derviş sayesinde Ecevit’in hastalığı bahanesiyle bölünme baş gösterdi.

ANAP’ın içten içe MHP’yi koalisyondan çıkararak başka bir hükümet kurma girişimleri baş gösterince MHP erken seçim kararı aldı. Burada 5 satırda ifade ettiğim olaylar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bence bir dönüm noktası oldu.

İşte MHP bu olaylar esnasında yaşadığı yalnızlık ve sıkıştırılmışlık bunalımının etkisiyle hem kendisinin hem de ülkenin nefes darlığını giderebilmek maksadıyla erken seçimi tek yol görüyordu başka çaresi de yoktu. MHP bu tavrıyla, ülkenin az sancılı bir şekilde buhran sürecini atlatabileceği düşüncesiyle AKP devrinin başlangıcını erkene almış oldu sadece. 2002’den koalisyon partilerinin keyifle çıkabilecekleri umudu zaten bir hayaldi ve neticede öyle de oldu. MHP’nin bu tavrı tabanı tarafından bir kaçış olarak görülse de o cenk meydanına itilerek değil kendi isteğiyle gitmişti ve vuruşarak da kaybetti.

Günümüze döndüğümüzde MHP’nin aynı tavrını devam ettirdiği ve bu sefer daha açık gözlü olduğu. Kendisi de dahil hiç kimse dini ve laiklikle alakalı hassasiyetleri istismar ederek siyaset yapmamalıydı. Ve bunu konudaki tavrını da ilk olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göstererek, seçim üzerinden hesap yapanların planlarını alt üst etti.

Şimdi aynı şekilde türban hususunda tavrını gösteriyor.

Ve haklı da bu ülkede siyaset yapılacaksa sorunlar üzerinde çeşitli politikalar üretilecekse ayak bağlarının siyaset gündeminden kaldırılması gerekli. Yükseköğretimde başörtüsü serbestliği bunun başka bir basamağı.

Büyük ihtimalle bu tutumları hiçbir şekilde MHP’nin kendisine oy olarak dönmeyecek ve hatta AKP yi bir miktar daha diriltecek. Sonuçta MHP ne kendisi için ne de AKP için siyaset yapıyor MHP’nin siyaseti artık bütünüyle Türk milletine yönelik.

Çıktığı derinlikten daha fazlasına batamayacağını biliyor ve siyasetine o şekilde devam ediyor. MHP’nin bu siyaseti Türkiye geleceğine yatırımdır.

Türk Milleti içerisindeki etnik unsurların istekleri de yine MHP tarafından karşılanacak ama öyle bugünden yarına değil!

Şu türban dalgasından sonra tamamen Kürtçe yayın yapan bir devlet tv kanalının kurulması hususunu bile gündeme getirebilirler. Bu olay ve daha fazlası MHP tarafından gerçekleştirildiği zaman şaşırmayın.

1 yorum:

  1. bence yanılıyorsun. Mhp ulus devlete sahip çıkan, Milletin dinine sahip çıkan bir yaklaşım içerisindedir. Çıkar hesapları içerisinde olmamıştır. olmazda. zaten çıkar hesapları içerisinde olsa başörtüsü meselesinde konuşmaz bu işe çözüm bulmazdı böylece ne şiş yansın ne kebap usulu güdebilirdi. ama mhp zoru seçmiş ve chp akpartı refahın yıllarca kullandıkları türban sorununu gündeme getirerek uyugun çözümle siyasilerin bundan sonra kullanmalarını engelemiştir. bel ki bir çoğu zor kabullenecek , b,r kısmı hen özgürlük deyip hem başörtülüleri kışkırtıp sonrada bakın biz demedikmi bunlar başladı baskıya diyecek ama bir süre sonra birde bakacaksınızki kimsenin kimsenin giyimiyle uğraşmayacağı gercek özgür demokratik bir sistem ulus devletimize yakışır bir şekilde çalışmaya başlayacakç işte o zaman ab ve abd dayatmaları ve uygulamaları Türkiyemizde sonuçsuz kalacak ve ab abd türkiye oyunu bozulmuş olacaktır.

    YanıtlaSil

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.