TÜİK verilerine okuma yazma bilmeyen seçmen sayılarında 27.05.2010 ADNKS Ulusal Eğitim İstatistikleri Veritabanı verilerine bakınca görünenler:
65.049.093 Toplam Nüfus, bu nüfus içerisinde okuma-yazma bilmeyen kişi sayısı: 4.672.257
Söz konusu tarih itibariyle veri tabanına göre seçmen sayısının 49.777.490 kişi olması gerekli
Seçme yaşının 18 olduğundan hareketle 18 yaş üstü nüfusta okuma yazma bilmeyen kişi sayısı 4.597.579
Bu verilere göre oy kullanabileceklerin yaklaşık %9.23 ü okuma yazma bilmiyor.
Bu konuda araştırma yaptıklarını medyadan öğrendiğim A&G Araştırma Şirketi’nin sahibi Adil Gür neler demiş seçmen araştırmaları konusunda, bakalım:
...
Bu referandumda daha muhafazakâr olan insanlar, fakirler, garibanlar ve düşük eğitimliler çok yüksek oranda “evet” diyecekler. Yüksek gelirliler, eğitimliler ise yüksek oranda “hayır” diyecek. Çünkü “evet” ve “hayır” oyları sosyoekonomik yapıyla yakından ilgili. Biz altı araştırmada da bunu gördük.
...
İlkokul ve daha alt eğitim grubunda olanların yüzde 60’a yakını referandumda “evet” diyecek. Üniversite mezunu olanların yüzde 65’inden fazlası da “hayır” diyecek. Hane halkı geliri bin liranın altında olanların yüzde 70-75’i “evet” diyecek. Hane halkı geliri beş bin liranın üzerinde olanların çok büyük bir kısmı da “hayır” diyecek. Çünkü zenginler ve eğitimliler AKP’den memnun değiller. Biz bu dönemde, domates ekimi yasaklansın mı, yasaklanmasın mı diye bir referandum yapsaydık, gene buna benzer bir sonuç çıkacaktı.Düşünüyorum da; gerçekten bu zamana kadar iktidarlar hep milleti oyalamak için uğraşmışlar, maksat kalkınma, büyüme değil. Çünkü insanların sosyoekonomik ve eğitim durumları ne kadar yükselirse onları kandırma ( hadi hadi ikna etme diyeyim) imkanları da o kadar azalacak. Bu da doğal olarak iktidar rantından beslenen çevrelerin işine gelmeyecek, arkalarında duracakları iktidar namzeti veya güvenilir bir iktidarı kestirmekte zorlanacaklar. İktidar rantiyecilerinin siyasi olarak mevzi almaları güçleşecek, siyaseten girdikleri risk ve maliyet artacak.
Ama şu unutulmamalı ki kapitalist düzenin değişmemesi durumunda kalkınma ve refah başkalarının huzursuzluğuna ve refahına mal olacak. Bizim en büyük açmazımızın da burdan kaynaklandığını düşünüyorum; sömürgeci ve kapitalist bir zihniyete sahip olamamak. Bunu yapabilmek de elbette ki kapitalist dünyanın bir çevre ülkesi, açık pazarı olmaktan çok antikapitalist-adil bir düşünceyle iktisadi merkeze yerleşmekle gerçekleşecektir. Çünkü şu an dünya düzenini belirleyen merkez, kapitalist bir anlayışla hareket etmekte ve bu da doğal olarak gelişmemiş, azgelişmiş ülkelerin refahına mal olmaktadır, ne yazık ki!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.