Kısa dalga yayın

14.10.2009

Yandaş basının adalete müdahale sevdası

Ahmet KEKEÇ yazısının birinde tutmuş Şamil TAYYAR'a dava açan bir savcıyı kalemine dolamış, neymiş: Bütün gazeteciye, televizyona bu savcı dava açıyormuş da odasında siyasi figürler varmışmış da tarafsızlığına gölge düşüyormuş gibisinden bir şeyler saydırmış şöyleki;

Devletin savcısı, “Bu üzeri çizili resim de ne oluyor? Bu apaçık tehdittir. Bu konu hakkında derhal soruşturma başlatmalıyım!” demiyor da, görevini yapan gazeteciyi uyarıyor: “Bak, erkek olsan çoktan vurulmuştun ha...” (Konunun tafsilatını,“t24.com.tr” adlı internet sitesinden okuyabilirsiniz.)
Bu savcı kim mi?

Bu savcı Şamil Tayyar’ın savcısı...
Bu savcı Bülent Ersoy’un, Hülya Avşar’ın, İpek Çalışlar’ın savcısı...
Bu savcı Abdurrahman Dilipak’ın, Vakit gazetesinin savcısı...
Bu savcı Star gazetesinin, Zaman gazetesinin savcısı...
İsmi Ali Çakır.
Son yıllarda (Şamil Tayyar’da olduğu gibi), bende de bir refleks gelişti. Ne zaman gazeteye dava açılsa, merakıma yenilerek soruyorum: “Bakın bakalım, Ali Çakır mıymış?”
Bakıyorlar. Evet, Ali Çakır...
KEKEÇ, aklınca savcıya çakmış da çakmış ve yazısını da şöyle tamamlamış :
Hülya Avşar hakkında “açılım soruşturması” başlatıldığını öğrendiğimde Tophane’de oturuyordum. Hemen gazeteyi aradım. “Bakın bakalım, soruşturmayı açan savcı Ali Çakır mıymış?”
Baktılar.
Elbette Ali Çakır...
Şimdi öğreniyoruz ki, Ergenekon sanığı olan Vatansever Kuvvetler Güç BirliğiBaşkanı Taner Ünal’ın yardımcısı Ahmet Cinali’nin telefonundan, Vali olduğu söylenen biriyle konuşuyor. Vali’ye kendisini “Bağcılar basın savcısı” olarak tanıtıyor ve kendisine bağlı 20-22 mevkute bulunduğunu söylüyor... Vali’nin, “Heh heh... Mevkutelerin canına okuyorsunuzdur değil mi savcım?” sorusu üzerine de şöyle diyor: “Biraz okumaya çalışıyoruz...”
İşte size Ali Çakır...
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
En iyisi bir şey dememek, yorumu kamuoyuna bırakmak...
Bundan sonrasını, Ali Çakır’ı bunca yıl meslekte tutan ve Bakırköy’e gönderen“bağımsız” HSYK düşünsün.
Böyle diyip yazısını bitiriyor ama bir de şu Ali ÇAKIR'a odatv.com dan bakalım da neciymiş, KEKEÇ in dediği gibi miymiş görelim:


...Peki, ne oldu dersin? Hakkımızda dava açıldı. Zarfı açmadan Ali Çakır dedik, gerçekten de Ali Çakır çıktı. Yargılandık ve sonunda beraat ettik.
Şimdi Şamilim Tayyarım bak buradan sonrasını iyi dinle, tak şu yakın gözlüklerini önemli şeyler anlatıyorum.
Biz nereden biliyorduk biliyor musun bunu?
Çünkü bu Ali Çakır dediğin ve senin hiç hoşlanmadığın kişi bir basın savcısıdır. Eskiden Bağcılar Adliyesi’nde görevli idi daha sonra Bağcılar Adliyesi Bakırköy’e taşındı ve orada görev yapmaya başladı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin savcısıdır.
Şimdi Şamilim Tayyar’ım Basın Kanunu’nun 27. Maddesine göre basın yolu ile işlenen suçlara 2. Asliye Ceza Mahkemesi bakıyor. Bu nedenle 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin basın suçlarına dava açması bir işbölümü gereği.
...
Şimdi Şamilim Tayyarım bak, hem Bağcılar hem Yeni Bosna’da işlenen suçlara Bakırköy Savcılığı bakıyor. Eğer gasp yapmadınsa, adam öldürmedinse, basın yoluyla eylemde bulundun ise Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi bakıyor. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kaç savcısı var? Birkaç tane. Bunlardan birinin adı ne? Hadi beraber söyleyelim: “Ali Çakır”.

Yani Şamilim Tayyarım sana gazetede yazdıklarından ötürü dava açacak savcı mecburen ya Ali Çakır ya da Remzi Yaşar Kızılhan. Zaten gazetede yalan söylediğin ortaya çıktı. Uğur Dündar’ın açtığı davaya bakan kişi Ali Çakır dedin, Remzi Kızılhan çıktı.
Ali Çakır ile Remzi Kızılhan arasında da bir işbölümü var mı?

Evet var…
Yani Ali Çakır bu şikayetleri görev bölüşümü gereği bakıyor.
Ve en sonunda odatv.com dan Ayhan BOZKURT yazısını şöyle bitiriyor:

O nedenle bir daha niye hep Ali Çakır dava açıyor diye yazmadan ya da yanındakilere “kesin Ali Çakır” açmıştır diye hava atmadan önce bu yazıyı unutma…
Bu arada ekürin Kekeç Bey de senin yazıyı kopyalamış, bu yazıyı ona okutmayı da unutma…
Az daha unutuyordum; sahi bir iftar yemeği olmuş, Ergenekon savcıları, hakimleri ve polisleri katılmış, duymuşsundur. Ergenekon senin uzmanlık (!) alanın, bir şeyler yazsan da bilsek nedir alamet-i farikası bu iftarın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.