Ara sıra şöyle Sakarya şehrinin bürokrasisine ilişkin çerez (magazinel) haberler vereyim istiyorum ama açıkçası göze batma meselesi beni biraz alıkoyuyor.
Bugün, Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle kent meydanında, yağmur altında yapılan Atatürk anıtına çelenk koyma töreninde maalesef şehrimiz Başsavcısı talihsiz anlar yaşadı. (Nasıl, hemen hemen yerel gazete haberi tadında değil mi? Neyse devam edeyim...)
Şehrimiz Valisi Hüseyin ATAK ve diğer protokolün de hazır bulunduğu törenin başlaması esnasında Sakarya adliyesine ait çelengin yerinde olmadığını öğrenen şehrimiz Başsavcısı büyük panik ve heyecan yaşadı.Öfkeyle, sunulacak çelenklerin dizildiği alana gelip de çelengi sırasında göremeyip küplere bindiği gözlenen Başsavcı o sinirle alanda makam aracının park ettiği alana doğru ilerlemeye başladı. Çelengin yerine doğru getirildiğini görünce büyük rahatlık hissettiği gözlendi.
Çelengi tören alanına getirmekle sorumlu koruma, şöför ve diğer görevlilerin ahvali hakkında net bilgilere ulaşılamadı ama şehrimiz Başsavcısının gazabına uğrayabilecekleri düşüncesinin bürokratik çevrelerde dillendirilmeye başlandığı görüldü.:)
Emir ALP, nebilim.net, Sakarya, esen kalın! :)
Şimdi normal bir vatandaşın pek de farkında olmayacağı olsa dahi kendisi için bir anlam taşımayacak olan bu durum maalesef ki protokol içerisinde Başsavcı aleyhine olumsuz bir intiba bırakacak ve çeşitli dedikodulara vesile olacaktır. Neyse bilginiz olsun işte.
Kısa dalga yayın
28.10.2009
Osmanlıyı parçalayan da açılımlardı
Osmanlının son dönemleri hep birileri memnun etmek için açılım üstüne açılım yapmakta geçti. Osmanlı yönetimi özellikle Balkanlarda kimleri kaçırmamak, bir arada tutmak için açılım yoluna gittiyse açılan o kapılar tek tek yerle bir oldu, yeni devletler, yeni milletler ortaya çıktı.
Soner YALÇIN'da odatv.com üzerinde tam da bu konuya değinmiş:
Soner YALÇIN'da odatv.com üzerinde tam da bu konuya değinmiş:
Türkiye dejavu yaşıyor. 100 yıl önce Balkanlar’da başına gelenlerin neredeyse tıpatıp aynısı bugün Güneydoğu’da karşısında. Tek fark, ayrılıkçı çeteler dağdan inerken değil Avrupa’nın baskısıyla cezaevinden çıkarılırken davul zurnayla karşılanıyor olmasıdır. Üstelik ayrılıkçılar ve karşılama ekibi Türk mahallerinden geçerek gösteri yapıyorlardı.
Gönderen
Emir ALP
Etiketler:
kürt açılımı,
kürt meselesi,
memleket meselesi,
sömürgecilik,
yeni osmanlıcılık
26.10.2009
Belge de gerçek(!) çıktı, nolcak şimdi?
Gördün mü işi, n'olcak şimdi? Koca TSK sıkıştı mı köşeye?
Ne garip, ne ilginç bir zamanlama.
Hala daha insanın aklı almıyor TSK nın teşkilat olarak "akp ve güleni bitirme planı" gibi bir çalışmaya girişip bunu bir de yazılı bir rapor haline getirmesini.
Bir ihbar mektubuyla söz konusu belge savcıya intikal etmiş. Cesur subayımız(?) bütün hikayeyi mektuba dökmüş ve ilgili belgeyi de nasıl temin ettiğini anlatmış: "Klasörden aldım. Kaybolduğunu fark ettiler ama daha sonra birisinin imha ettiğini düşünerek rahatladılar", diyor.
Ne kaddar enteresan! O klasörde sadece o belge mi vardı? Madem emirle yapılmış yazılı emri de EK-Ğ olarak koysamış daha da inandırıcı olurmuş gibime geliyor. Veya emir şifaendi de plan niye yazılı? O kadar evrağı yok eden bilgisayarları silebilen bir teşkilat, aslı dosyasından kaybolmuş bir evrağı; birisi imha etmiştir diye göz ardı edebilme cesareti gösterebilmiş ya pes doğrusu.
Kaldı ki yalan ya da gerçek;
Ne garip, ne ilginç bir zamanlama.
Hala daha insanın aklı almıyor TSK nın teşkilat olarak "akp ve güleni bitirme planı" gibi bir çalışmaya girişip bunu bir de yazılı bir rapor haline getirmesini.
Bir ihbar mektubuyla söz konusu belge savcıya intikal etmiş. Cesur subayımız(?) bütün hikayeyi mektuba dökmüş ve ilgili belgeyi de nasıl temin ettiğini anlatmış: "Klasörden aldım. Kaybolduğunu fark ettiler ama daha sonra birisinin imha ettiğini düşünerek rahatladılar", diyor.
Ne kaddar enteresan! O klasörde sadece o belge mi vardı? Madem emirle yapılmış yazılı emri de EK-Ğ olarak koysamış daha da inandırıcı olurmuş gibime geliyor. Veya emir şifaendi de plan niye yazılı? O kadar evrağı yok eden bilgisayarları silebilen bir teşkilat, aslı dosyasından kaybolmuş bir evrağı; birisi imha etmiştir diye göz ardı edebilme cesareti gösterebilmiş ya pes doğrusu.
Kaldı ki yalan ya da gerçek;
Gönderen
Emir ALP
Etiketler:
fetullah gülen,
memleket meselesi,
siyasete müdahale,
taraf gazetesi,
tsk,
tsk karşıtlığı
Güldüşümü 2
Gülün pembe gölgesinde üşüyor
Güle sığınmış kalbim.
Batan dikenler,
Yalnızlığı kanatıyor.
Gül …
Gülüşünde düşüm
Bırakma aklımı güldüşümüne
Kanayan yalnızlık kaçsın istediği yere, bırak
Gül…
Düşüm…
Güldüşümünde …
Sen,
Kaçan yalnızlığın suladığı
Umut ve düşün bedene bürünmüş hali
Sen, gül
Gül ki
Güldüşümünde sarılalım hayata sımsıkı
Güldüşüm,
Düşümde kalma
Hayatın güldüşümünde gerçeğim ol
25.10.2009
Tüm "Ali (Artin) Kemallere"
Bana Türk değilsin diyenlere
Ben Türk’üm Diyorsun, sen Türk değilsin.
Ben İslam’ım diyorsun, değilsin İslam.
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için isterim ilam.
Türklüğe çalıştım zevkim için
Ummadım bu işten asla mükafat.
Bu yüzden bu kadar felaket çektim,
Hiçbir an esefle demedim heyhat.
Hatta ben olsaydım Kürt, Arap, Çerkez,Ermeni…
İlk gayem olurdu Türk Milliyeti.
Çünkü, Türk kuvvetli olursa mutlaka,
Kurtarır her Türk’üm diyen milleti.
Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan, olmasan sen Türk düşmanı.
Çünkü, benim gayem Türk’ü yaşatmak,
Senin öldürmek her yaşayanı.
Türklük hem mefkurem, hem de kanımdır,
Sırtımdan alınmaz çünkü, kürk değil.
Türklük hâdimine Türk değil diyen,
Soyca Türk olsa da piçtir Türk değil.
Z.Gökalp
Ben Türk’üm Diyorsun, sen Türk değilsin.
Ben İslam’ım diyorsun, değilsin İslam.
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için isterim ilam.
Türklüğe çalıştım zevkim için
Ummadım bu işten asla mükafat.
Bu yüzden bu kadar felaket çektim,
Hiçbir an esefle demedim heyhat.
Hatta ben olsaydım Kürt, Arap, Çerkez,Ermeni…
İlk gayem olurdu Türk Milliyeti.
Çünkü, Türk kuvvetli olursa mutlaka,
Kurtarır her Türk’üm diyen milleti.
Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan, olmasan sen Türk düşmanı.
Çünkü, benim gayem Türk’ü yaşatmak,
Senin öldürmek her yaşayanı.
Türklük hem mefkurem, hem de kanımdır,
Sırtımdan alınmaz çünkü, kürk değil.
Türklük hâdimine Türk değil diyen,
Soyca Türk olsa da piçtir Türk değil.
Z.Gökalp
Gönderen
Emir ALP
Etiketler:
memleket meselesi,
türk milliyetçiliği,
türkçülük,
türklük,
ziya gökalp
24.10.2009
Kamptakiler değil, sorun dağdakiler
34 pkklı gelmişmiş, 6 yaşındaki çocuk da mı pkklı terörist?
Kamptakileri değil, dağdakileri gidin alın ellerindeki silahlarla, o zaman bir nebze olsun inandırıcı olur
açılım sevdanız.
Dağdakileri kolluk,emniyet,(oldu olacak artık) silahlı kuvvetlerinle gider alırsın, silahlarına el koyarsın. Silahların kriminal incelemeleriyle, hangi silahtan kim tarafından hangi Mehmetçiğimize kurşun sıkılmış, bunun faili kimdir bellli olur. Tutar yargılarsın, suçlu olan cezasını çeker.
Bir milletin de gönlü ferah olur, dağda kancık terörist kurşunu yiyen Mehmetçiğin katilleri, bir devlete bir millete kurşun sıkanlar cezalarını çekerler. Hem vicdan hem de hukuk işler.
Dağdakiler tükendikten sonra kamptaki karı kız, çoluk çocukla zaten sıkıntımız yok. Onlar geldiler de biz gelmesinler mi dedik? Sanki onları tutup bu devlet sürdü kamplara...
Kamplarda da kamufle olmuş kancık teröristler halktan ayrılır, ne bok oldukları ortaya çıkar.
Kamp dediğimiz de güya BM idaresi altında, oysa terörist idaresinde bir kamp, Mahmur, neyse ne!
Ayrıca bu kamplar öyle laylaylom günlük yaşamın sürüp gittiği yerler değil, 7 den 70 e oradaki herkesin senelerce bölücü bir ideolojik eğitimden geçtiği yerler. Kamuoyunda gözden kaçırılmaması gereken bir konu.
Resmi ideoloji diye devlet eğitim-öğretimini yeren aydın takımı yaklaşık 12000 kişilik, senelerce bölücü ideolojik eğitimin tesirinde kalmış bu insanların milletle, devletle kaynaşması barışması için neler düşünüyor acaba, bundan hiç söz eden yok.
Kamptakileri değil, dağdakileri gidin alın ellerindeki silahlarla, o zaman bir nebze olsun inandırıcı olur
açılım sevdanız.
Dağdakileri kolluk,emniyet,(oldu olacak artık) silahlı kuvvetlerinle gider alırsın, silahlarına el koyarsın. Silahların kriminal incelemeleriyle, hangi silahtan kim tarafından hangi Mehmetçiğimize kurşun sıkılmış, bunun faili kimdir bellli olur. Tutar yargılarsın, suçlu olan cezasını çeker.
Bir milletin de gönlü ferah olur, dağda kancık terörist kurşunu yiyen Mehmetçiğin katilleri, bir devlete bir millete kurşun sıkanlar cezalarını çekerler. Hem vicdan hem de hukuk işler.
Dağdakiler tükendikten sonra kamptaki karı kız, çoluk çocukla zaten sıkıntımız yok. Onlar geldiler de biz gelmesinler mi dedik? Sanki onları tutup bu devlet sürdü kamplara...
Kamplarda da kamufle olmuş kancık teröristler halktan ayrılır, ne bok oldukları ortaya çıkar.
Kamp dediğimiz de güya BM idaresi altında, oysa terörist idaresinde bir kamp, Mahmur, neyse ne!
Ayrıca bu kamplar öyle laylaylom günlük yaşamın sürüp gittiği yerler değil, 7 den 70 e oradaki herkesin senelerce bölücü bir ideolojik eğitimden geçtiği yerler. Kamuoyunda gözden kaçırılmaması gereken bir konu.
Resmi ideoloji diye devlet eğitim-öğretimini yeren aydın takımı yaklaşık 12000 kişilik, senelerce bölücü ideolojik eğitimin tesirinde kalmış bu insanların milletle, devletle kaynaşması barışması için neler düşünüyor acaba, bundan hiç söz eden yok.
21.10.2009
Açılım hakimlerine : Nasıl bir vicdanla Türk Milleti adına karar verebildiniz?
Roj tv de, sınıra girmeden önce keza sınırı geçtikten sonra defaatle, "önderliğin isteği ile , sayın öcalanın isteği" ile geliyoruz diye yırtındı terörist oldukları aşikar bu insan müsvetteleri. Ne süper sonik bir sorgulamaydı da terör örgütü üyesi oldukları 7 yaşındaki çocuk tarafından bile bilinen insanları serbest bırakabildiniz?
PKKlı denen nedir? PKK nedir? Ya terör örgütü, ya terör örgütü üyesi?
10 larca insan 1.5 yıldır daha hakim karşısına bile çıkartılmadan f tiplerinde tutuklu bulunurken siz nasıl bir iddianame ve hüküm ile bunlar hakkında karara varabildiniz de serbest kalmalarını sağladınız?
Biraz vicdan, meslek onuru olsaydı bu teröristler hakkında bu hükmü vermek yerine işgal ettiğiniz o "Türk Milleti" adına karar verilen makamdan istifa ederdiniz.
Hukukmuş, adaletmiş ne sizin haddinize ne de o yamandığınız iktidarın! Unutmayın ki iktidarlar geçicidir baki olan millet ve devlettir. Vicdanını kanattığınız milletin kanına muhtaç kalacaksınız, inşallah Allah o günlere muhtaç bırakmaz bu milleti.
Ve milletin içine sızan bu truva atları sizin de kuyunuzu kazacak ve bunlara sunduğunuz adalette(?) boğulacaksınız.
Bu boktan yaklaşım, senelerce 7 den 70 e, binlerce kürtçü ideoloji ile yetişmiş truva atlarıyla bu milletin içine nifak tohumları ekecektir.
Bu açılım yaklaşımı, içeride nefreti körükleyip yine senelerce terör ile bağdaştırmamak için çabalanan Kürt halkını terörle paketleyip binlerce şehit ailesinin arasına pimi çekilmiş bir bomba gibi bırakma planıdır.
Geçmiş olsun, bugünden sonra millete düşen bu pimi çekilmiş bombanın kucağında patlamaması için sokaklara dökülmektir. Milliyetçi, vatansever, demokrat kim varsa bu truva atı operasyona karşı olmalıdır.
Neredesin ey MHP, BBP, İP, Saadet, GP, ADD, TGB teşkilatı
Neredesin ey şehit aileleri
Neredesin ey Türk Milleti
PKKlı denen nedir? PKK nedir? Ya terör örgütü, ya terör örgütü üyesi?
10 larca insan 1.5 yıldır daha hakim karşısına bile çıkartılmadan f tiplerinde tutuklu bulunurken siz nasıl bir iddianame ve hüküm ile bunlar hakkında karara varabildiniz de serbest kalmalarını sağladınız?
Biraz vicdan, meslek onuru olsaydı bu teröristler hakkında bu hükmü vermek yerine işgal ettiğiniz o "Türk Milleti" adına karar verilen makamdan istifa ederdiniz.
Hukukmuş, adaletmiş ne sizin haddinize ne de o yamandığınız iktidarın! Unutmayın ki iktidarlar geçicidir baki olan millet ve devlettir. Vicdanını kanattığınız milletin kanına muhtaç kalacaksınız, inşallah Allah o günlere muhtaç bırakmaz bu milleti.
Ve milletin içine sızan bu truva atları sizin de kuyunuzu kazacak ve bunlara sunduğunuz adalette(?) boğulacaksınız.
Bu boktan yaklaşım, senelerce 7 den 70 e, binlerce kürtçü ideoloji ile yetişmiş truva atlarıyla bu milletin içine nifak tohumları ekecektir.
Bu açılım yaklaşımı, içeride nefreti körükleyip yine senelerce terör ile bağdaştırmamak için çabalanan Kürt halkını terörle paketleyip binlerce şehit ailesinin arasına pimi çekilmiş bir bomba gibi bırakma planıdır.
Geçmiş olsun, bugünden sonra millete düşen bu pimi çekilmiş bombanın kucağında patlamaması için sokaklara dökülmektir. Milliyetçi, vatansever, demokrat kim varsa bu truva atı operasyona karşı olmalıdır.
Neredesin ey MHP, BBP, İP, Saadet, GP, ADD, TGB teşkilatı
Neredesin ey şehit aileleri
Neredesin ey Türk Milleti
19.10.2009
The Pekeke Show
Terörist başı, bebek katili aponun emriyle Kandilden inmişler.
Pişmanlık falan yokmuş barış elçisi(?) teröristlerde. (8 kişi)
Teröristler militanlığa, bebek katili abdullah öcalanlığa terfi etti. Sizin gibi basın/yayının ben ta baskı makinasının civatasını bükeyim.
Etkin pişmanlıktan falan da yararlanmak istemiyorlarmış.
Hiç silahlı eyleme karıştınız mı sorusuna "Hayır" cevabı veremiyorlar.
Ellerinde, Başbakana, Genelkurmay Başkanına, Cumhurbaşkanına ve TBMM Başkanına mektup getirmişler.
Bu mektup işi epeyi bir tuttu. Teknoloji o kadar gelişmişken Karayılan denen diğer bebek katili 3G ye geçseymiş ya bu kadar nostaljik takılana kadar.
Halaylarla, törenlerle Kandilden uğurlandıkları gibi aynı şekilde de terör örgütü amblemleri ve bebek katili posterleriyle karşılanıyorlar.
8 teröristin ardına garıyı, kızı, dedeyi, kızanı takmışlar bir barış elçisi havası tutturmuşlar.
Kandilde, Mahmur da 7 den 70 sağlam bir ideolojik eğitimden geçmişler. 7 den 70 e hepsi barış demokrasi tutkunu ve meclise girme sevdalısı
Ahmet Türk denen adam ise tutuklanmalarını istemiyormuş.Haaay hay! Hukuk bile ne bok yemiş ki açılım karşısında?
Şimdi devlet erkanı bu mektupları kabul edecek ve ben de bu devletin bir vatandaşı olarak bunlara saygı duyacağım ve açılım saçılım saçmalıklarına destek vereceğim ha?
Hadi bakalım koca Başbakan gel de ayıkla bu pirincin taşını. Bebek katili koydu mu gediğe taşı?
Hadi bakalım liboş ve tatlı su demokratları pamuk eller klavyelere; bekliyoruz barış, demokrasi kokulu enfes yazılarınızı...
Pişmanlık falan yokmuş barış elçisi(?) teröristlerde. (8 kişi)
Teröristler militanlığa, bebek katili abdullah öcalanlığa terfi etti. Sizin gibi basın/yayının ben ta baskı makinasının civatasını bükeyim.
Etkin pişmanlıktan falan da yararlanmak istemiyorlarmış.
Hiç silahlı eyleme karıştınız mı sorusuna "Hayır" cevabı veremiyorlar.
Ellerinde, Başbakana, Genelkurmay Başkanına, Cumhurbaşkanına ve TBMM Başkanına mektup getirmişler.
Bu mektup işi epeyi bir tuttu. Teknoloji o kadar gelişmişken Karayılan denen diğer bebek katili 3G ye geçseymiş ya bu kadar nostaljik takılana kadar.
Halaylarla, törenlerle Kandilden uğurlandıkları gibi aynı şekilde de terör örgütü amblemleri ve bebek katili posterleriyle karşılanıyorlar.
8 teröristin ardına garıyı, kızı, dedeyi, kızanı takmışlar bir barış elçisi havası tutturmuşlar.
Kandilde, Mahmur da 7 den 70 sağlam bir ideolojik eğitimden geçmişler. 7 den 70 e hepsi barış demokrasi tutkunu ve meclise girme sevdalısı
Ahmet Türk denen adam ise tutuklanmalarını istemiyormuş.Haaay hay! Hukuk bile ne bok yemiş ki açılım karşısında?
Şimdi devlet erkanı bu mektupları kabul edecek ve ben de bu devletin bir vatandaşı olarak bunlara saygı duyacağım ve açılım saçılım saçmalıklarına destek vereceğim ha?
Hadi bakalım koca Başbakan gel de ayıkla bu pirincin taşını. Bebek katili koydu mu gediğe taşı?
Hadi bakalım liboş ve tatlı su demokratları pamuk eller klavyelere; bekliyoruz barış, demokrasi kokulu enfes yazılarınızı...
18.10.2009
Çocuklar ve vahşet sevgisi
Pazar pazar o güzelim havada çıkmışım balkona iki nefes alayım diye fakat o da ne?
Bizim mahallenin 9-10 yaşlarında çocukları, ellerinde yeni palazlanmaya başlamış güvercinler havaya atıp, atıp tutamıyorlar.
Sonra iki kanat çırpıp yere yığılan güvercini birisi avuçluyor, diğeri o çocuğun üstüne saldırıyor; illa bana ver diye. Karşıdan başka biri de; bana at, bana at, diye bağırıyor. Zavallı güvercin elden ele atılmaya çalışılırken yerlerde yuvarlanıyor.
Bu çocuklara okullarda, yazları camilerde biraz sevgiden, şefkatten, canlıdan, candan, canandan bahsedilse yani iki kere iki dört ederden sınavlardan, notlardan başka bir şeyler önemsetilse bunlar olmaz diye düşünüyorum.
Ya çocuk bunlar çocuk! İnsanın şefkate, merhamete, sevgiye en yakın olması gereken çağlarında, çocukluklarında hem kendilerine hem de doğadaki canlılara tam aksine en vahşi duygularla yaklaşıyorlar.
Ben tuttum iki üçüne öğütte bulundum, saydım, söyledim. Can dedim, acı dedim, şefkat dedim, günah dedim ama çocuğun gözünde höt höt bir adamın söyledikleri düşüncesinden öteye gider mi merak ediyorum.
Nebilim ya! Analar, babalar, abiler ablalar bırakın siyaseti miyaseti, şunu bunu da çoluğunuza çocuğunuza biraz şefkat, sevgi gösterin, öğretin. MEB, Diyanet biraz artık bunlara eğilsin artık. ,
Lanet olsun böyle öğretim, aile düzenine; ruhsuz, merhametsiz, cani çocuklar geleceği de aynı şekle getirecektir.
Gerçi bu beton yığını, ruhsuz şehirlerde bunları yadırga-ya-mıyorum ama bir yerden bir şeylere başlamak lazım.
Bizim mahallenin 9-10 yaşlarında çocukları, ellerinde yeni palazlanmaya başlamış güvercinler havaya atıp, atıp tutamıyorlar.
Sonra iki kanat çırpıp yere yığılan güvercini birisi avuçluyor, diğeri o çocuğun üstüne saldırıyor; illa bana ver diye. Karşıdan başka biri de; bana at, bana at, diye bağırıyor. Zavallı güvercin elden ele atılmaya çalışılırken yerlerde yuvarlanıyor.
Bu çocuklara okullarda, yazları camilerde biraz sevgiden, şefkatten, canlıdan, candan, canandan bahsedilse yani iki kere iki dört ederden sınavlardan, notlardan başka bir şeyler önemsetilse bunlar olmaz diye düşünüyorum.
Ya çocuk bunlar çocuk! İnsanın şefkate, merhamete, sevgiye en yakın olması gereken çağlarında, çocukluklarında hem kendilerine hem de doğadaki canlılara tam aksine en vahşi duygularla yaklaşıyorlar.
Ben tuttum iki üçüne öğütte bulundum, saydım, söyledim. Can dedim, acı dedim, şefkat dedim, günah dedim ama çocuğun gözünde höt höt bir adamın söyledikleri düşüncesinden öteye gider mi merak ediyorum.
Nebilim ya! Analar, babalar, abiler ablalar bırakın siyaseti miyaseti, şunu bunu da çoluğunuza çocuğunuza biraz şefkat, sevgi gösterin, öğretin. MEB, Diyanet biraz artık bunlara eğilsin artık. ,
Lanet olsun böyle öğretim, aile düzenine; ruhsuz, merhametsiz, cani çocuklar geleceği de aynı şekle getirecektir.
Gerçi bu beton yığını, ruhsuz şehirlerde bunları yadırga-ya-mıyorum ama bir yerden bir şeylere başlamak lazım.
Gönderen
Emir ALP
Etiketler:
aile içi şiddet,
çocuk psikolojisi,
çocuklar,
memleket meselesi,
okulda şiddet,
şefkat
Nefes / Vatan sağolsun
Tanıtımındaki "Uyursan ölürsün temalı" sahne ile bende yarattığı büyük beklentiyi karşılayamadı, maalesef.
Ülkemizdeki askeri temalı filmlerde beklentim hep en az "Er Ryan'ı kurtarmak" filminde verilen dram ve askeri kurgu kadar olmuştur. Ne yazık ki bu zamana kadar bunu karşılayan bir filmi seyredemedim. Ülkemizde bu konuda oldukça etkili hikayeler olmasına rağmen maalesef kendi hikayelerimizi, dertlerimizi ne kendimizle gerektiği gibi paylaşabiliyoruz ne de yurt dışında anlatabiliyoruz. Yöntem olarak sorun senaryodan mı yönetmenden mi kaynaklanıyor tam bilmiyorum ama asıl aksaklığın senaryo basamağında olduğu düşüncesindeyim.
Bir de zannedersem yönetmen, senaristlerden askerlik yapanların bir çoğunun (bazı zamanlar asker millet olmamızdan övünmemiz de göz önüne alınınca) askerliğin mantığını anlayamamasından dolayı sinemaya da gerektiği gibi yansıtılamıyor.
Filmle ilgili düşüncelerime dönecek olursam;
Ülkemizdeki askeri temalı filmlerde beklentim hep en az "Er Ryan'ı kurtarmak" filminde verilen dram ve askeri kurgu kadar olmuştur. Ne yazık ki bu zamana kadar bunu karşılayan bir filmi seyredemedim. Ülkemizde bu konuda oldukça etkili hikayeler olmasına rağmen maalesef kendi hikayelerimizi, dertlerimizi ne kendimizle gerektiği gibi paylaşabiliyoruz ne de yurt dışında anlatabiliyoruz. Yöntem olarak sorun senaryodan mı yönetmenden mi kaynaklanıyor tam bilmiyorum ama asıl aksaklığın senaryo basamağında olduğu düşüncesindeyim.
Bir de zannedersem yönetmen, senaristlerden askerlik yapanların bir çoğunun (bazı zamanlar asker millet olmamızdan övünmemiz de göz önüne alınınca) askerliğin mantığını anlayamamasından dolayı sinemaya da gerektiği gibi yansıtılamıyor.
Filmle ilgili düşüncelerime dönecek olursam;
16.10.2009
Karizma bozan çiçeği
- Merhaba dostum
- Merhaba abi
- Tek gül alacaktım, pembe!
- Yok abi, kırmızı verelim.
- Kırmızı?! Yok ya bir anda ağır arabesk kaçar!
- Kırmızı verelim abi, ha pembe ha kırmızı ne fark eder? Hep ondan alıyorlar, yeni tanışanlar falan...
- Hep ondan... Yeni tanışanlar... Oha! Neyse kırmızı olmaz. Bi bakayım şöyle şu olmaz. Şu gerbera! Yok deve, bir haftada hasta çiçeği mi verecen. Şundan koyalım, bi de
- Merhaba abi
- Tek gül alacaktım, pembe!
- Yok abi, kırmızı verelim.
- Kırmızı?! Yok ya bir anda ağır arabesk kaçar!
- Kırmızı verelim abi, ha pembe ha kırmızı ne fark eder? Hep ondan alıyorlar, yeni tanışanlar falan...
- Hep ondan... Yeni tanışanlar... Oha! Neyse kırmızı olmaz. Bi bakayım şöyle şu olmaz. Şu gerbera! Yok deve, bir haftada hasta çiçeği mi verecen. Şundan koyalım, bi de
14.10.2009
Yandaş basının adalete müdahale sevdası
Ahmet KEKEÇ yazısının birinde tutmuş Şamil TAYYAR'a dava açan bir savcıyı kalemine dolamış, neymiş: Bütün gazeteciye, televizyona bu savcı dava açıyormuş da odasında siyasi figürler varmışmış da tarafsızlığına gölge düşüyormuş gibisinden bir şeyler saydırmış şöyleki;
Devletin savcısı, “Bu üzeri çizili resim de ne oluyor? Bu apaçık tehdittir. Bu konu hakkında derhal soruşturma başlatmalıyım!” demiyor da, görevini yapan gazeteciyi uyarıyor: “Bak, erkek olsan çoktan vurulmuştun ha...” (Konunun tafsilatını,“t24.com.tr” adlı internet sitesinden okuyabilirsiniz.)
Bu savcı kim mi?
13.10.2009
Hangi devletin valisi olduğunu anladı ama...
Ermenistan maçına girişte Azerbaycan bayraklarının yasaklandığını dile getiren Bursa Valisi nihayetinde hangi devletin valisi olduğunu anlamış görünüyor ki yasağın kaldırıldığına ilişkin bir açıklama yapılmış.
Fakat haberde geçen başka bir yakışıksız hareket ise biletlerin satışında uygulanan ambargo. Aynı haberde söyleniyor. Maçta yapılacağı düşünülen/öne sürülen protestolardan çok bu tür hareketler olayı kışkırtıcı bir hale sokuyor. Kaş yapalım derken göz çıkarma işine girişiliyor.
Validen gelen son açıklama şöyle oldu; "İyi niyetli, mütevazı olarak kendiliğinden yanında KKTC ve Azerbaycan bayrağı taşıyanlara, taşkınlık ve sloganlarla böyle bir siyasi şeye çekmediği sürece herhangi bir engel olunmayacaktır"
Fakat haberde geçen başka bir yakışıksız hareket ise biletlerin satışında uygulanan ambargo. Aynı haberde söyleniyor. Maçta yapılacağı düşünülen/öne sürülen protestolardan çok bu tür hareketler olayı kışkırtıcı bir hale sokuyor. Kaş yapalım derken göz çıkarma işine girişiliyor.
Ermenistan ile imzalanan protokol nedeniyle milli maçın bir protesto ortamına dönüşmesinden korkuluyor. Bu nedenle de bilet almak için stat önündeki gişelere gidenlere bilet satılmıyor.
Gişelerin tamamı şu anda kapalı bulunuyor. Bilet olduğu halde bu biletlerin protestocuların eline geçmesinden korkulduğu için satış yapılmıyor.
Biletler belirli gruplara toplu halde veriliyor. Bu gruplar da biletleri denetimleri altında tutabilecekleri kişilere dağıtıyor...
9.10.2009
Böyle devlete(?) böyle vali
Bursa'da Ermenistanla oynanacak milli maçta, stada Azerbaycan bayrakları sokulmayacakmış. Bu nasıl bir açılım saçılım zihniyetidir ben anlam veremiyorum.(Aslında hakettiği anlamı veriyorum da neyse...) Azerbaycan, KKTC, Doğu Türkistan, Güney Kore, Almanya gibi ülkelerin bayraklarının yurtiçinde olsun yurtdışında olsun yaptığımız milli maçlarımızda hemen hemen eksik olmadığını düşününce kendi ülkemizde oynayacağımız bir maç için bu kadar anlamsız, işgüzar ve aptalca bir davranışı önlem olarak kabul etmek mümkün değil. Bu bayrakları sallayanlar kimler ve Türkiye Cumhuriyeti'yle bağları nedir hiç düşünülmez mi? Bu insanlar ya o ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız ya da bir şekilde bu devlete çeşitli unsurlarla (kültürel, siyasi, dini) bağlı olanlar değiller mi? Oldu olacak Türk vatandaşlarının hiçbirini hatta Türk bayraklarını da sokmayın stada. Bakarsınız provakasyon falan olur n'eme lazım, nobel barış ödüllü Obama kızıverir sonra. Hatta Ermenistanın muhtelif kentlerinden otobüs kaldırıp stadı Ermenilerle doldurun da dosta(!) düşmana(?) açılım saçılım nasıl oluyormuş bir ders verin ha, nasıl fikir?
Ya da aslında maça gidecekler ellerine her ülkenin bayraklarını alıp tribünlerinde sallasalar da asıl açılımın nasıl olduğunu cihana gösterseler ne şahane olur. Dediğim gibi olmayan şey değil ama bu aptalca önleme(?) gereken en iyi cevaptır.
Ya da aslında maça gidecekler ellerine her ülkenin bayraklarını alıp tribünlerinde sallasalar da asıl açılımın nasıl olduğunu cihana gösterseler ne şahane olur. Dediğim gibi olmayan şey değil ama bu aptalca önleme(?) gereken en iyi cevaptır.
Gönderen
Emir ALP
Etiketler:
açılım,
ermeni açılımı,
ermeni meselesi,
ermeni sorunu,
memleket meselesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)