- Ne nereye kadar?
- Hep memleket meselesi nereye kadar...
İlk başta sadece hikayeler ve şiirler için girmiştim bu blog işine. Sonra, biriktireceğine dök içini rahatla dediydim ama öyle bir dökmeye başlamışım ki artık içimi dökmekle başademez hale geldiğimi anladım. Eee aslında bu memlekette doğal. Biliyor musunuz, memleket meselelerine kafayı takıp masa başında hükümet kurup yıkan bizden başka bir millet yok?
Millet olarak devletle kendimizi olağanın ötesinde bütünleştirmemizden kaynaklanıyor olsa gerek bence genlerle ilgili. Diyeceksiniz ki bu zamana kadar millet devletle bütünleşti de devlet milletle ne kadar bütünleşti? Haklısınız, bu bir siyasi ve sosolojik tez konusu. Günümüz aydınları işte bu sebepledir ki milliyetçi kesimin -devlete rağmen- devleti sahiplenmesine anlam veremiyor, öfke besliyorlar. Ben kısaca bunu genetiğe bağlıyorum.
Neyse daldım yine memleket meselesine!
Aslında konuyu bayram ardına bir haftalık bir izne bağlayıp şöyle içimi dökme niyetindeyim. Bundan sonrası tamamen ferdi meselelerdir, dikkatinize!
Geçen ay babannemi kaybetmem sebebiyle memlekete yol almak nasip oldu. İçimde cayır cayır yanan memleket hasretine rağmen, vuslat sebebi ölüm olunca ne memleket hasreti kaldı içimde ne başka birşey. Oysa ben neler neler hayal ediyordum memlekete gidince. Şehri alt vurup üst çıkacak, ruhumu tesviyeye sokan mahalleme, hovarda adımlarla koşturduğum sokaklara dalacak, cennet çeşmesinin buz gibi suyundan kana kana içecek, harika bir hamam sefası yapacak, kuzenlerimle doyasıya hasret giderecektim. Oysa sebep işte!
Akşam mesai bitimini beklemeden atladım otobüse, ertesi günün öğle namazına varmadan memlekete indim. Şükür ki! Hııh şükür! Nenoşumun cenazesine yetişeceğime bile şükredeceğim hiç aklıma gelmezdi ya, neyse... Ne amcamların ne de halamların evlerine girebildim. İner inmez dahi dönme isteği hasıl oldu, ayak çekmiyor işte. Hayaller ve kader örtüşmeyince insan yaşayan ölüye dönüyormuş bunu anladım. Öğle namazına müteakip dedem ve amcamın mezarının bitişiğine defnettik nenoşu. Tozdan topraktan üstüm başım besi berbat olmuş, dönüş yolunda farkettim. Aynı günün akşamı dönüş için atladım otobüse ve ertesi günün sabahı vardım Sakarya'ya.Erzurum yolunda amcamlara, halama, yengemlere çok ağır cümleler sarfetmek arzusuyla yanıyordum ki memlekete ayak basıp da ne için geldiğimi hatırlayınca söyleyeceklerimin bir anlam ifade etmeyeceğine kanaat getirdim.
Şimdi!
Şimdinin öncesinde bayram vesilesiyle tekrardan Erzurum'a gidip dedemin, canım amcamın ve nenoşun kabrini ziyaret edip oradan Samsun'a geçmeyi planlıyordum.
Şimdi?
Bu plandan vazgeçtim. Çekmiyor ayağım! Bir sürü soru, yalan hasretler... Ruhunu kaybetmiş bir şehir. (Peki ben ölürsem nereye defnetmeli) İyice öksüz kaldım memleketten yana, öldükten sonra ne farkeder ki? Hayatta olanların keyifleri bilir ama vasiyetim olsun: Beni nereye ait görüyorlarsa oraya defnetsinler.Kendimi artık bir yere ait göremiyorum.
memleket?
ne doğduğum
ne de doyduğum yer
en iyisi öldüğüm yer
Samsun! Evet orada başta ananem teyzoşlarım ve dayılarım var. Ve daha bir çok kişi. Ama ben özellikle nenoşum için gidiyorum, hasta! Oraya bile gitmek korku veriyor. Ta ne zaman, izin alınca gelirim demiştim de hala daha her yanına gelene soruyormuş : Söz verdi de niye gelmedi, diye.
Ananemi de son görüşüm olmasından korkuyorum ve fakat aynı nenoş gibi bir de hiç görememek var.
Bayram akşamı yolcuyum, ya sefer!
Babaannenize Rabbimden rahmet, geride kalanlarına ise başsağlığı diliyorum.
YanıtlaSilMübarek Ramazan Bayramı tüm inananlara Af ve Afiyet getirsin İnşallah.
Doğduğun şehre hasret, yaşa yaşayabilirsen, gurbetin ayazında
Doyduğum şehir de doğduğum şehir olunca
Çifte gurbet, sıla-i Rahim yapmak Bayram işi mübarek!
Ne zaman geldin de şimdi gidiyorsun Ramazan-ı Şerif
Tekrarı Bir başka bahara ya nasip…
Teşekkürler, Allah bizlere hayırlı bir hayat nasip eder inşallah.
YanıtlaSilMübarek kandil gecesi tüm insanlığın hayrına vesile olsun inşallah.
Nasip, nasip...