
Değil Türkiye ve dünyanın ; değil bu yılın, değil bu asrın, değil bu milenyumun, tarihin bile bu zamana kadar görmediği ve sayfalarına yazmadığı bir buluşa imza
atıyorum. İnsanlık tarihi böyle birşeyle karşılaşmadı ve değil ki bir daha
karşılaşsın.

Değil Türkiye ve dünyanın ; değil bu yılın, değil bu asrın, değil bu milenyumun, tarihin bile bu zamana kadar görmediği ve sayfalarına yazmadığı bir buluşa imza
atıyorum. İnsanlık tarihi böyle birşeyle karşılaşmadı ve değil ki bir daha
karşılaşsın.
Bir zamanlar, evli olan veya birlikte olan çifler arasında erkek kısmısının futbol tutkusu büyük sorun olarak konuşuluyordu. Kadın kısmısı, erkeklerin futbola olan ilgisinden dolayı kendilerini ihmal edilmiş ve hatta değersiz olarak görüyorlardı ve imkan buldukları yerde bunu dile getirerek erkeklerden şikayet ediyorlardı. Hani haksız da değillerdi. Erkek kısmısı için muhteşem bir tutkudur bu futbol. Eve gelen misafirler, çıkılacak yemekler, katılınacak toplantılar eğlenceler hep futbol maçlarına göre ayarlanıyor. Hatta bu konuda yapılmış, taraftarı olduğu takımın sosyal ilişkilerine etkisini, futbol-veya başka bir spor- ve sevdiği kadın arasında seçim yapmak durumunda kalan fanatiğin maceralarını anlatan bir iki film seyrettiğimi hatırlıyorum.
Güveni Temin Operasyonunun ardından bölgedeki gelişmeler konusunda dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut başını oldukça ağrıtan o günleri bütün canlılığıyla şöyle hatırlıyor: ‘Sınırımıza yığılan 500 bin insana büyük gayretlerimize rağmen bakmak, yiyecek ulaştırmak, sağlıkları ile ilgilenmek ve barınmalarını sağlamak mümkün olmuyordu ve olamazdı da. Coğrafya da müsait değildi. 500 bin kişiye çadır kursanız çadır kuracağınız yer yok. Ekmek, yiyecek temin etseniz onlara ulaştıracak yol yok.’Biraz da şuradan bi bakalım ABD'nin Türkiye üzerinden bölgede oynadığı oyunlara:Çekiç Güç
Genelkurmay Başkanlığı’nın dün(15.03.2003) yaptığı açıklama ile Çekiç Güç’ün Türkiye’deki görevi de sona erdi. Genelkurmay’ın ‘Kuzeyden keşif harekâtı ve üs hazırlama faaliyetleri’ kapsamında Türkiye’de bulunan bin 166 ABD askerî personelinin Türkiye’den iki gün içinde ayrılacağını belirtmesinin ardından ilk kafile uçakla İncirlik’ten Almanya’ya hareket etti.Çekiç Güç, 1. Körfez Savaşı sonrası 5 Nisan 1991’de Bakanlar Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda Türk topraklarında geçici olarak konuşlanmıştı.
Körfez Savaşı’nın akabinde Irak yönetiminin kendisini desteklemeyen gruplara
karşı sert mücadele başlatması ile çok sayıda insanın Türkiye ve İran’a
sığınmaya çalışması Birleşmiş Milletler’i (BM) harekete geçirmişti. BM Güvenlik
Konseyi Irak’a ekonomik ambargo konulması, nükleer, biyolojik ve kimyasal
silahların yok edilmesine yönelik 3 Nisan 1991 tarihli 687 No'lu kararını aldı.
BM’nin bu kararından sonra Bakanlar Kurulu, toplu göçün tekrarlanmaması ve
bölgede barışın devamını sağlamak amacıyla çok uluslu bir gücün Türk
topraklarında geçici olarak bulundurulmasına karar verdi. Türkiye’nin ev
sahipliğinde, ABD, Fransa ve İngiltere’nin katılımı ile Huzuru Temin Harekatı
başladı. İnsani yardım ve caydırma amacıyla başlayan bu harekat, sığınmacıların
kendi topraklarına geri dönmesi ve insani yardım faaliyetlerinin sona ermesiyle,
yerini 1 Ocak 1997’den itibaren Türkiye’nin ev sahipliğinde ABD ve İngiltere’nin
katılımı ile bölgenin gözetleme ve kontrolü amacıyla başlatılan ve İncirlik
Üssü’nde konuşlandırılan Kuzeyden Keşif Harekâtı’na bıraktı. Birlik, 15 Mayıs
1997’de tugay seviyesine çıkarıldı, 28 Eylül 1998 tarihinde de adı 10. Tanker Üs
Komutanlığı olarak değiştirildi ve sancak verildi. Amerika Birleşik Devletleri
öncülüğünde başlatılan ikinci Körfez Savaşı'nın başladığı 20 Mart tarihinde ise
Türk hükümeti ABD’nin sadece Türk hava sahasını kullanabileceğini belirtmesi ile
daha önce Türkiye’deki üslerden Irak’ın kuzeyine yapılan keşif gücü uçuşları da
sona ermiş oldu. Bu uçuşların sona ermesiyle İncirlik'ten önce İngiltere’ye ait
Tornado tipi savaş uçakları, ardından da ABD’ye ait Awacs erken uyarı, radar
bozucu Prowler tipi uçaklar ile tanker ve F–15, F–16 tipi savaş uçakları başka
üslere çekildi. 1991 yılından bu yana her 6 ayda bir görev süresi uzatılan Çekiç
Güç ve ardından başlayan Kuzeyden Keşif Gücü kapsamında yürütülen faaliyetler
başlangıçta 25 bin personel tarafından yerine getiriliyordu. Zaman içinde bu
personel sayısı 1.000’e, uçak ve helikopter sayısı da 63’e düştü. Kuzeyden Keşif
Gücü’nün görev süresi son olarak 26 Aralık 2002’de 58. Hükümet’in Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne gönderdiği tezkeri ile 6 ay daha uzatılmıştı. ‘Kuzeyden Keşif
Gücü’ adı altında yapılan ve kamuoyunda ilk başladığı isim olan ‘Çekiç Güç’
adıyla anılan ortak görev gücü böylece 12 yılda 13 hükümet görmüş oldu.****
Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kuzey Irak’ta ABD’ye hep destek verdi. Herhalde kendisinin de söylediği gibi damarlarındaki Kürt kanından dolayı Kuzey Irak’taki Kürt gruplara ABD ile birlikte tam destek verdi. Fakat bu politikalar yüzünden de Türkiye beline kadar çamura saplanıyordu. Ayrıca bu dönemde Kürt liderler Talabani ve Barzani’ye kırmızı pasaport verildi. Çekiç Güç belasını başımıza salan Özal, PKK’nın daha da güçlenmesine ve palazlanmasına sebep oldu. Çekiç Güç bu bölgede terörist PKK militanlarına inanılmaz bir malzeme ve silah yardımında bulunuyordu. Uçuşa yasak bölgede PKK militanları bu boşluğu değerlendirerek hain emellerini devam ettirdiler. Türkiye defalarca Kuzey Irak’a askeri operasyonlar yapmak zorunda bırakıldı. Bu operasyonlarda zaman zaman 40 bine yaklaşan ordumuzun bir çok değerli subayları ve Mehmetçikleri şehit veya gazi oldular. Ülkemiz PKK terörü nedeniyle 32 bin kayıp vermiş, bu olaylar nedeniyle de en az 150 milyar dolar para harcamıştı. Her bakımdan ülkemize büyük maddi ve manevi zararlar veren bu çatışmalarda ABD’nin düşmanca tavrı bilinmektedir.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007 bütçesini teşkilat olarak tutturmakta zorlandıklarını; sigara ve alkollü içkiler üzerinde yapılan vergi arttırımının beklentileri karşılayamadığını ve yeni gelir kaynağı arayışlarında olduklarını belirtti.
Nereden, nereye?underground iletişim ortamı. bu özelliğe dikkatinizi çekerim. facebook
altında gizli group oluşturabilirsiniz, sadece davetle kullanıcının
katılabileceği. bu gizli group sıradan hiç bir kullanıcının sorgulamalarında
görünmez. facebookun bu özelliği biraz can sıkıcı, yasadışı örgütlenmeler
açısından. bu konuyu hiç gündeme getiren yok nedense!!!
Görüldüğü, okunduğu, yazıldığı üzere facebook, varması öngörülen noktalar dışında belki de üreticilerinin dahi aklına gelmeyecek amaçlar için kullanılabilecek bir ortam.
Çocukluk arkadaşınızı, eski sevgilinizi, ebenizi, dedenizi nenenizi vs bulabileceğiniz bir ortam olması yanında, çeşitli uygulamalarla eğlenceli vakit geçirtmeyi başarabilen, ticari imkanlar sunabilen, beklenmedik gelişmelere gebe, terör örgütlerinin bile yer edinebildiği, çocuk, organ, uyuşturucu, kadın ve akla gelen ne varsa pazarlanmasına imkan tanıyabilen, ve kucağına aldığı insanları sevimli ve sıcak yüzüyle kandırarak istediği şekilde kullanabilen kara bir melek. Diğer mevzular bir tarafa, facebooka internet'in Hyde Parkı demek benim hoşuma gidiyor.
Zamanında masumane, bir topluluğun iletişim ihtiyacını gidermek amacıyla ortaya çıkmış; şimdilerde çeşitli uygulamalar sayesinde kendisini kollarına sorgusuz sualsiz teslim etmeye hazır fanilerin şahsi bilgilerini pazarlama ve bu fani topluluğun gizil gücünün çekiciliğiyle milyon dolarlara dönüşmüş bir internet ortamı. İşte, facebook budur!
Eylemde açılan, yandaki yazılı döviz dikkatimi çekti. "Şavaşa'da hazırız barışa'da" 
Gazetenin logosundaki T harfinin dik, "araf" ın ise italik olmasını, mediacatonline şöyle izah ediyor: sanki 'araf' kelimesine gönderme yapılıyor.
Bence hiç de öyle değil. T harfi merkezde duran birini-birilerini ve ardından gelen italik araf ise sağa doğru bir eğilim sergiliyor. araf ile öne çıkan sağa eğilim; T nin itmesiyle sağa yönelen birilerini mi yoksa merkezde dikilmekte ısrar eden birisinin-birilerinin araf ile sağa çekilmek istenmesini mi betimliyor? Önemli soru bu! Logoyu bu şekilde okuyunca Taraf ın kendine çizdiği yolun, logosuyla çeliştiği ortaya çıkıyor.
Yok eğer, biz söz ettiğimiz değerleri sağda yakaladık ve mücadelemize bu şekilde devam edeceğiz demiyorlarsa.
Birileri tarafından Taraf Gazetesinin logosunun dahi olağanı aşamadığı iddia edilse de ben buna inanmıyorum. Taraf'ın logosu mevcutlardan oldukça farklı çok çeşitli değerlendirmelere açık.
Emparyalist ülkelerin temel yönetim anlayışların en önemlisi; önce bir halkın başına bela sarıp ardından bu belayı çetin bir mücadeleyi göze alacak şekilde ortadan kaldırarak halkın gözünde kahraman-kurtarıcı olarak görülmesini sağlamaktır. Bir insan bile doğal olarak kendi kahramanına sonsuz bir güven duyar ki emperyalist güçlerin, halk tarafından kahramana duyulan güveni iktidarını ele geçirmek istediği topraklarda kullanması da kaçınılmaz olur.
Şu yazımda ABD'nin, yapacağımız sınır ötesi operasyonu engelleyebilmek ve kamuoyunu sakinleştirmek amacıyla Kandil'deki örgüt başlarından birini veya birkaçını verecekleri öngörüsünde bulunmuştum.