10 Haziran 2008 günlü grup toplantısında birçok söz sarf etti başbakanımız. Fakat notlarım arasında bulduğum o gün sarf edilen bir cümleyi değerlendirmek istiyorum:
“Sayın arkadaşlar, biz bu ülkeyi fiskos gazetelerin dedikodularıyla yönetemeyiz. Şu şununla görüşmüş, bu bununla görüşmüş haberleriyle ülke yönetilmez.Beyler biz burada ülke yönetiyoruz ülke. Millet yönetiyoruz. Oyuncak değil!”Başbakanımız aslında ne iş yaptığının kendisi de farkında değil. Burada sarf edilen cümle bu kararsızlığı ve cehaleti ortaya koyuyor veya gizli emellerini ve milletin kendisi ve başında olduğu parti nezdindeki değerini gözler önüne seriyor. Tabii burada söz edeceklerimin bir anlam bulabilmesi için devlet, millet, iktidar kavramlarına bir anlam biçmek lazım geliyor, ben burada herkesin kendince bir anlam yüklediğinden ifadeyle başbakanın biçtiği derin anlama değinmek istiyorum.
Dindar(!) başbakanımızın sözlerini öncelikle Kur’an hükümlerinden bahsederek değerlendirmekte fayda var, niyet okumak için:
Bakara 104- Ey iman edenler, 'Raina-Bizi güt' demeyin. 'Unzurna-Bizi gözet' deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azab vardır.Raiye (Çoğulu reâya); Kurani bir tabir ve davar (koyun sürüsü) anlamına gelmekte.”Raiye”yi güdene “rai” deniyor. Yani tebaa düzeni, krallık, sultanlık, oligarşi. Bunu Vahdettin, Osmanlı Mebuslar Meclisi basıldığında durumu anlatmak üzere huzuruna çıkan heyette bulunan Rauf Bey’in :
“Hoca efendiler, zatı şahanelerinize hakikati arz ediyorlar. Padişahım! Millet hudutları dahilinde istiklalini ve makamınızı kurtarmaya azmetti. Millet sizden bir muhedeye imza koymamanızı istirham ediyor. Aksi takdirde akıbet çok tehlikeli görünüyor. Siz, mahsur vaziyette olduğunuz için imza etmeye mecburiyetiniz de yoktur”,sözlerinin ardından söylediği sözlerle de teyit ediyor:
“Bu millet koyun sürüsü, başına bir çoban lazım. O da benim.”(Cemal Kutay, Kurtuluşun Kuvvacı Din Adamları)Şimdi iktidarda bulunmak başbakana göre milleti yönetmek anlamına geliyor. Yani millet davar ve başbakan da kendini bu davarın çobanı görüyor. Oysa sosyal, demokratik ve hukuk devlet teşkilatında iktidarda bulunmak milleti yönetmek değildir, ülkenin kaynaklarının kullanılarak adil bir şekilde vatandaşlara hizmet vermektir. Gel gör ki başbakanımız işte ağzından bazen böyle asıl niyetlerini kaçırabiliyor. Ağzından kaçırmayı bırakın, davar olarak gördüğü ve ses çıkarmayan bir topluluğun karşısına çıkıp da “Sizin gibi davarı gütmeyi 6 yıl süre ile başardık, bundan sonra da çobanlığınıza talibiz” cümlesini bir de besmele eşliğinde söyledi mi gelsin sana bi %47 daha. Nasıl olsa dindar bir başbakan, ağzından besmele eksik olmuyor varsın o güdüversin. Zamanının "odunu koysam milletvekili seçtiririm" güvenine sahip çobanlık sevdasının günümüze yansıması işte.
Vahdettin'den bahis açmışken memleketi terk ettiğinde yayınlattığı o kaçış sebebinin müthiş(!) izahına değinmeden geçmek olmaz:
Müvekkili zişanı olduğum Peygamberin hicret sünnetini izledim.(Orhan Koloğlu, Gazinin Çağında İslam Dünyası)Kaçışına bile kulp bulmakta ustalığını göz ardı etmemek gerek. Peygamber efendimiz yalnız başına hicrete kalkışmadı, kendisine inananlarla beraber çıktı hicrete. Ya Vahdettin efendi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.