Kısa dalga yayın

16.02.2008

İş gücü olarak neden kadınlar talep ediliyor?

Son günlerde gazete köşelerinde ve tartışma programlarında türban tartışmalarıyla paralel gündeme gelen, dikkatimi çeken şey; evlerinde oturan kadınların sayısından yakınmalar. 16 milyon kadın dizini kırıp evinde oturuyormuş. Bu 16 milyon kadının evde oturmaktansa iş gücü olarak Türkiye ekonomisine katkıda bulunması gerektiği savunuluyor. Son ülkemiz nüfusundaki kadın sayısını dikkate alıp iş gücüne katılma oranında hesaplarsak 18 milyon küsür kadının iş gücüne katılmadığı ortaya çıkıyor. Tabi bir o kadar da iş gücüne katılmayan erkek nüfusu var. Bu sayılara emekli, malül vs de dahildir elbet.

İş gücüne katılmayan kadın sayısı kadar erkek sayısı olduğunu da göz önüne alırsak, sermayenin niye özellikle işgücünde kadınları talep ettiği sorusu benim kafama takılıyor.
Şahsi deneyimlerim ve uygulamaları göz önüne aldığımda sermaye tarafından iş gücünde kadınların tercih edilmesindeki asıl sebebin; kadınların ekonomiye faydalı olmaları görüşünden ziyade sermaye tarafından kadınların, erkeğe nispeten ekonomik özgürlüğünü elde edebilmek amacıyla şartları zorlamadığı, kanaatkar olduğu ve daha iyi şartları aramaktansa mevcutla yetinme eğilimi olduğu kanaatindeyim.

Yani erkek, çalıştığı süre içerisinde daha fazla ücret, daha iyi çalışma şartları, daha esnek yönetim unsurları arayışı içerisindedir ve bunları bulduğunu düşündüğü anda mevcut çalışma ortamını ardında bırakıp yeni ortamı tercih eder. Kadınlar, kendilerinde bu vizyon ve çaba olmadığından sermaye tarafından, sömürülmeye daha müsait olduklarından dolayı tercih ediliyorlar ve işgücüne katılmaları konusunda kamuoyu tarafından bunun baskısı yapılıyor diye düşünüyorum.

2 yorum:

  1. Yanlış verileri yanlış yorumlayıp, tamamen hatalı bir sonuca ulaşmışsınız. Kadınların cinsel olarak sömürülmeye daha müsait olduklarından dem vuran yobaz düşüncenin bir farklı versiyonu olarak bu sefer -emek sömürüsüne müsait gibi. Kadını, özgür ve tercihlerini ortaya koyabilecek bir cins değil de her an sömürülen dolayısıyla baskı altında tutan zihniyete yakın bir düşünce hissediliyor. Görüşlerinize sözkonusu nedenlerle katılmadığımı belirtir, esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Yanlış veri dedikleriniz tüik in verdiği (ülke nüfusu, işgücüne katılmama oranı, ülke nüfustaki kadın, erkek yüzdesi gibi)verilerden oranlamayla yapılmış hesaptır, hatta gazetelerde ve televizyonlarda verilen 16 milyon sayısını 18 milyon olarak düzeltiyorum. Bilmem artık tüik verilerinden haberiniz var mı? Benim ulaştığım sonuç; mevcut veriler göz önüne alındığında işgücüne dahil olmayan erkek nüfusla kadın nüfusun aynı olduğu ve kamuoyunda da işgücüne dahil olmayan bu nüfusta özellikle kadınların işgücüne katılması için harcanan çabanın dikkate alınmasından doğan bir yorumdur. Feminist hareketin, öncelik olarak kadınlar için ekonomik özgürlüğü öne çıkarmasından kaynaklanan bir durum bana göre hatta feminizm bile kapitalizmin bir aracıdır. Erkekler çoğunluğu dahi özgür ve tercihlerini ortaya koyabilecek bir durumda değilken fikren kadınların da olmaması bence doğal. Çünkü insanların seçim yapabilecek bir lüksü yok bu ekonomik düzende.

    YanıtlaSil

Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!

Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.