(BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde ve yaşamın tüm alanlarında iki dilli hayat olacaktır" dedi
İKİ DİLLİ HAYAT...
Demirtaş, esnafın alışveriş dili olarak anadili kullanması, ticarethane isimlerini anadillerinde koymaları, ticari markaların anadilde olması, menü ve tabelaların iki dilli olması gerektiğini savunarak, bunun önünde hiçbir yasal engelin bulunmadığını, bunun için artık devletin yasal ve anayasal düzenleme yapmasını beklemeyeceklerini belirtti. bağlantı
Tv ve gazete haberlerinde de gördük; Kürtlerin ağırlıklı yaşadığı bölgelerde yukarıda bahsedildiği gibi iki dilli hayata geçilmiş...miş...
Pratikte zaten devletle, doğal olarak da eğitim-öğretim ve Türkçe ile arası pek iyi olmayan bölge şimdi iki dilli hayat safsatasıyla iyice içine kapanmaya zorlanıyor. Neymiş pazarda kabak üzerindeki fiyat etiketine kabağın Kürtçe adı, çöp tenekelerinin üzerinde Türkçe'nin yanında Kürtçe yazılmış, belediye binalarında isimlikler ve yönlendirme tabelalarına Türkçe, Kürtçe bir de okuyanın zoruna gitmesin diye İngilizce yazılmış. Oldu olacak yollardaki sağa dönüş, sola dönüş tabelalarının üzerilerine bir de Kürtçe ne anlama geldiğini yazsınlar, belki faydası olur işareti görmeyenlerin Kürtçe ne yazıyor diye ilgisini çekebilir.
En çok da buna güldüm: hizmet binalarında Kürtçe isimlik ve yönlendirme tabelalarına. Ulan bırak resmi kurumda İngilizceyi, Kürtçeyi, Türkçe'yi bilen adamlar bile en cahilinden en okumuşuna gözlerinin önündeki tabelayı okumazlar da birini bulsak da ne nerede diye sorsak diye oda oda dolaşıp şu nerede bu nerede diye sorarlar, her gün yaşıyoruz bunu. Yani pratikte faydası hemen hemen hiç düzeyinde iki dilli hayat eyleminin apaçık başka amaçlar içerdiğini gözler önüne serer bu durum.
Bu tür isim, yön, yol levhası vb şeylerin özellikle resmi kurumlarda yer alması semboliktir. Devletin resmi diline atıf yapar. Yoksa millet çarşıda, pazarda, sokakta, ticaret hanesinde Kürtçe konuşur kime ne, bu konuda haklılar ki hemen hemen 2001 den beri bunların resmi engelleri kaldırılmıştır.
Ama bu iki dilli hayat söylem safsatası ve uygulaması provakatif, devletin anayasal düzenine başkaldırı, meydan okumadır.
Yav çıkıp deseler ki;
ana(anne) dilinin Türkçe'den başka bir dil olduğunu beyan edenlerin gideceği kurs ücretinin şu kadarlık kısmını devlet karşılasın, bu konuda bir düzenleme yapsın. Eyvallah derim karşı çıkanlara ben karşı çıkarım.
Fakat maksat başka, üniter devletin bölgedeki ne kadar resmi temsili, sembolü varsa karşı çık, karşısına ana dilini çıkar, ana(anne) dilinde eğitim talebinde bulun, ikinci resmi dilden bahset ondan sonra biz üniter yapıdan yanayız diye laf salatası yap.
Hadi canım yemezler.
Resmi dilin karşısına, hele de güneydoğu ve doğu anadolunun bir kısmı gibi senelerdir üniter devlet yapılanmasından soyutlanılmasına çalışılmış bu bölgelerde ikinci resmi dil talebiyle çıkmak resmen bölücülüktür, üniter devletin temeline dinamit koymak, mayın patlatmaktır.
Türkiye Cumhuriyeti kaynaklarını, birikimini, vergi gelirlerini ayrılıkçı düşüncelere kaynak olarak kullanma girişimidir. 'Kuzey Kürdistanın' inşası için bölge insanını üniter devlete, Türk Milletine karşı izole etmek, ayrıştırma girişimidir.