Başbakanın madenciler için yaptığı kader kabullenmesi aklıma gelince acaba, diyorum kendi kendime: İsrailin bu kadar tehdidine rağmen, bu yardım gemisinin organizatörlerinin hükümetle sıkı bağlarını göz önüne alınınca, geminin bir şekilde yola çıkmasına (Bknz. Gazze seferinin bilinmeyenleri) izin verilmesinden sonra Başbakan "İsrailin bu kadar tehditine rağmen yola çıkmayı göze alanlar ölümlere sebebiyet veren bu kadere de razı olmalılar, bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu" diyebiliyor mu acaba? En azından içinden...
Çünkü söz konusu olan hak, hukuk dinlemeyen, kendisine yapılan karşısında misliyle karşılık vermeyi göze almış katil ruhlu İsrail devleti.
Aslında içimden, İsrailin de suçu yok diyorum,(Kabullenmesi zor gelse de gerçek bu, acıdır ve acıtır. Gerçekçi huyum kurusun...) çünkü söz konusu olan; bu girişim karşısında olacakları, yapabileceklerini söylemiş ve evvelinden benzeri katliamları da tarih defterine yazmış bir devlet.
Bu tedbirsizlik, aptal taassubu (buna hiç kimse tevekkül diyemez) neticesindeki can kayıplarının mesuliyetini şehitliğe atfedip sıyrılmaya çalışmak alçaklıktır. Nasıl İsrailden yaptığı soysuzluk için hesap isteniyorsa, bu hesapsız, kitapsız, tedbirsiz ve dahil olan insanları göz göre göre ölüme sürekleyen abluka delme saçmalığını başlatanlardan da sebep oldukları can kayıpları için hesap sorulmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.