Mesleki ortaöğretimden gelen bir eğitim geçmişim olduğu ve mesleki ortaöğretime yapılan yatırımlarla elde edilen imkanların verimli şekilde kullanılamaması durumunu açıkça gözlediğim için ortaöğretim olsun, yükseköğretim olsun her noktada mesleki eğitimin çok önemli ve stratejik yatırımlarla çok büyük katma değer sağlayacağı inancına sahibim.
Öncelikle Nisan 2007'den bir haberle olaya girelim:
MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (EğiTek), Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) ve Cisco tarafından, ülkemizde ağ teknolojileri alanında yetişmiş personel açığını kapatmak amacıyla uygulamaya alınan program, 21 Teknik Lise'de uygulanmaya başlandı. Bilişim ve Ağ Teknolojileri Uzmanlığı Eğitimi, 21 Anadolu Teknik Lisesinde görev yapan bilgisayar öğretmenlerine uygulanmaya başlandı. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen basın toplantısına katılan MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Prof. Dr. Nizami AKTÜRK, MEB. Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürü Hüseyin ACIR, Türkiye Bilişim Vakfı Ankara Temsilcisi Aydın KOLAT ve Cisco Networking Academi Programı (CNAP) Dünya Direktörü Amy CHRISTEN, 21 Anadolu Teknik Lisesi ile başlayan çalışmanın beş yıl içinde en az 200 liseye daha yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini açıkladılar.
İnternet ve veri iletişiminin çok büyük bir hızla arttığı günümüzde, bu alanda hizmet verebilecek "Ağ Teknolojileri Uzmanı" ihtiyacı da artış gösterdi. IDC firmasının yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de 2007 yılında 40 bin 800 ağ teknolojileri uzmanı açığı var. EğiTek ve TBV tarafından, "Cisco Networking Akademi Programı /Cisco Networking Academy Program (CNAP)" kapsamında hazırlanan eğitim programı ile ağ teknolojileri alanındaki bu ihtiyacın karşılanması hedefleniyor.
EğiTek Genel Müdürü Prof. Dr. Nizami AKTÜRK, öncelikle 21 Anadolu Teknik Lisesinde başlayacak olan çalışmanın beş yıl içinde en az 200 liseye daha yaygınlaştırılacağını söyledi. Basın toplantısında konuşan AKTÜRK, "Bilişim teknolojisi eğitiminde uzmanlaşan 21 teknik lisede eğitime başlıyoruz. Amacımız, zaman içinde daha fazla lisede altyapıyı tamamlamak ve öğretmenleri yaygın olarak eğitmektir. Bu eğitimi alan öğrenciler bilişim ve ağ teknolojileri konusunda uluslararası geçerliliğe sahip bilgiyle donanacak ve her marka ve model ağ cihazının yönetimini yapabilecek, güvenliğini sağlayabilecektir." sözleriyle konuya verdikleri önemi ifade etti.
Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürü Hüseyin ACIR ise konuyla ilgili olarak, "Programın temel amacı, öğretmenlerimize bilişim teknolojileri ve bilgisayar ağları konusunda uygulamaya ve çözüm geliştirmeye yönelik teorik ve pratik eğitimlerin verilmesini sağlamaktır. CNAP eğitimlerinde, bilimsel temel bilgilerin üzerine karar verme ve problem çözme becerilerini kazandıracak eğitim yöntemlerinin uygulamaya alınması hedeflenmektedir" dedi.
Bu haber mesleki öğretim konusunda atılmış ve kamuoyunda hakettiği yeri bulamamış önemli bir adımdır. Başka bir örnekle devam edelim; ticaret liselerinde (en son bir değişiklik olmadıysa) LOGO'nun yazılımları kullanılarak öğrencilere bilgisayarlı muhasebe dersleri veriliyor. Bu öğretimin sonunda zaten büyük çoğunluğu LOGO yazılımı kullanan muhasebeciler için kalifiye eleman ihtiyacı giderilmiş oluyor. Bu ne zaman başladı tam bilmiyorum ama uzun süredir devam ettiğini biliyorum ki bazı şehirlerde muhasebe eğitimi konusunda kullanılan materyal olarak okullara ücretsiz yazılım sağlama konusunda bu işin öncüsü ve güçlü şirketlerin LOGO'yla bu alanda da rekabete girdiklerini biliyorum. Bir sadece bir örnek ve mesleki öğretim sadece bilişim ve muhasebeden ibaret değil. Motordan, kimyadan tutun mobilyaya, elektriğe kadar geniş bir yelpazeye sahip.
Bazı otomotiv işletmeleri, çalıştıracakları personeli seçtikten sonra bünyesindeki eğitim bölümü aracılığıyla bunlara gerekli eğitimi veriyor. Mesleki öğretimdeki girişimler aracılığıyla benzer tutumlar sergileyen işletmelerle işbirliğine gidilerek hem işletmenin hem de mesleki öğretim bünyesinde öğretim gören öğrencilerin lehinde gelişecek girişimler yapılabilir. Çünkü motor bölümü bulunan bir okulun mezunları iş bulamamalarına rağmen aynı bölgede faaliyet gösteren bir işletme doğrudan okul mezunlarını alıp üretim aşamasına katmak yerine fazladan bir daha eğitim maliyetine girmek durumunda kalıyor. Bu durumda da hem devletin bir teknisyen mezun etmek için altına girdiği maliyet hem de işletmenin eğitim maliyeti ülkemiz için israf durumuna dönüşüyor.
Mesleki öğretim kurumlarının verimi ve en kısa sürede mezunların işgücüne katılabilmesi için okulların yerel sermayeyle beraber hareket ederek kalifiye işçilik konusunda hem kamu hem de özel sektörün kaynak israfının önüne geçilmesi gerekmektedir.
Bilişim uzmanı /teknisyeni yetersizliği konusuna dönecek olursak.
Ülkemizdeki firmaların hemen hemen tamamında bilişim uzmanı ihtiyacı var ve istihdam edilen uzmanlar da yeterli bulunmuyor. Bu firmaların %65 inde üniversite diploması temel koşullardan biriyken %95 i tercih edeceği personelde sertifikasyon arıyor. (turkinternet.com)
Ülkemizdeki 6,000 bilgisayar mühendisine her yıl mezun olanları katıp, yurt dışına transfer olanları da düşersek bugünkü batıyı sayıca ancak 50, 60 yıl sonra yakalamamız mümkün olacaktır. Kaldı ki bir çok batılı şirket, bilişim projelerini uygulamada eleman sıkıntısından yakınmaktadır. Bunlardan bir kısmı ülke politikalarını değiştirmekte (Almanya gibi) bilişim konusundaki elemanlara sınırlarını açmaktadır. Bu kapsamda Hindistan, Taiwan, Hong Kong gibi ucuz ve kaliteli iş gücünün bulunduğu ülkelerdeki mühendislere yüksek ücret, vatandaşlık hakkı vb. sosyal imkanlar yaratarak onları Avrupa ve Amerika'ya transfer etmektedirler. Genç nüfusuyla övünen Türkiye'nin de yaşlı Avrupa gibi aynı problemi yaşaması eğitim politikaları açısından hem düşündürücü hem de üzücüdür. Genç nüfusunu son yıllarda iyi değerlendiren Hindistan ile ilgili bir kaç önemli konuya dikkat çekmekte fayda vardır. Yıllardır gelişmekte olan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Hindistan, GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) artışındaki en büyük payı yazılım sektöründeki yüksek istihdam kapasitesi ile sağlamaktadır. Hindistan, yazılım alanında 2000 yılında 6,8 milyar dolar, 2001 yılında ise 8 milyar dolar ihracat yaparak gelişmekte olan ülkeler içerisinde bu alanda birinci sırada yer almıştır. 2008 yılı yazılım alanında ihracat hedefi ise 58 milyar dolardır. Bunu sağlamak içinde her yıl 200,000 civarında bilişim uzmanı yetiştirmektedir. Başta Microsoft ve Cisco olmak üzere bir çok dev dünya şirketi Hindistan'da kurdukları "Software House" larda ürün geliştirmektedirler. Günümüzde IT'nin (Information Technology) "I" harfini bu alanın yıldızlarından "India" (Hindistan) kelimesinden aldığını esprili bir ifadeyle dile getirilmektedir.
Mesleki öğretim ve sermaye işbirliği ile bilişim uzmanı açığının giderilmesi pek de mümkün bunu en başta verdiğim haber de doğrular nitelikte. Sermayenin talep ettiği bilişim elemanı ihtiyacı için mesleki öğretimin hem orta hem de yüksek düzeyde sertifikasyon sağlayan kurumlarla işbirliğini geliştirmesi gerekmektedir. Aksi durumda mesleki öğretim maliyeti bu ülkenin her bir vatandaşının cebinden çıkan kuruşların israfının devam edilmesi demektir. Öncelikle kaynak sağlamaktan ziyade mevcut kaynakların verimliliğini artırmanın göz önüne alınması gerekmektedir.
Hele ilköğretimdeki, MEB'in bilişim sınıfları oluşturulması amacıyla donanım yatırımlarının israfına hiç değinmiyorum. Hala daha o ilköğretim okullarında bulunan bilgisayar donanımına sahip olmayan mesleki ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarının olmadığına eminim. Ona da artık bir ara değinmek gerek.
* Yüksel GÖKTAŞ, Araştırma Görevlisi, ODTÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe kullan ey millet, dilinden utanma olma illet!
Türkçe yazım kuralarına riayet etmeniz, yazdıklarınızın daha anlaşılır olmasını sağlar.
Türkçe her yerde Türkçe'dir, kağıt üzerinde de internet sitelerinde de.
Türkçe yazım kurallarına bir göz atsam iyi olur diyorsanız bu bağlantıyı tıklayınız.